Kumpas Mağduru Deniz Subayı, Hapis, İhraç, Sürgün… Yazı Dizisi -2-

MEHMET ÇAVDAR

PDF olarak açın

V.KÖSELE VE Y.PAYAL’IN 15 TEMMUZ GECESİ FAALİYETLERİ

15Temmuz ‘da Donanma’da yaşanan olaylara ilişkin sözde yargılama Kocaeli 5. ACM’de yapılarak 25 Ekim 2018’de tamamlanmıştır. Ancak yargılamadaki usulsüzlük ve hak ihlallerinin yanı sıra gerçek dışı tanık/müşteki beyanları maddi gerçeklerin ortaya çıkmasını engellemiştir.

Ancak Dava dosyası/tutanakları incelendikçe kumpası kimlerin ve nasıl kurduğu açıkça görülmektedir. Bugün kumpasın baş aktörlerinden dönemin Donanma Komutanı Veysel KÖSELE ve Kurmay Başkanı Yalçın PAYAL ile ilgili daha önce ayrıntılı değinmediğim hususlardan bahsedeceğim.

Sekıl ???

Gemilerin seyre kalktığını öğrenen V.KÖSELE Y.PAYAL’a 2 defa (15 Temmuz 21:41 ve 23:38’de) gemilerin üsse geri döndürülmesi konusunda emir verdiğini, PAYAL’ın bu emri ilerleyen saatlerde J-Chat olarak adlandırılan muhabere kanalından ilgili adreslere ulaştırdığını belirtmiştir. 

V.KÖSELE’nin belirtmekten imtina ettiği emrin iletildiği saat 16 Temmuz 02:33, yani emrin verilmesinden yaklaşık 4 saat sonradır. Ayrıca J-Chat sistemi resmi muhabere kanalı değildir ve sadece Fırkateyn ve Ada Sınıfı korvetlerde mevcuttur.

Sekıl ???

Sekıl ???

Y.PAYAL ise mahkemede verdiği ifadesinde V.KÖSELE’nin bu emrini hatırlamadığını belirtmiştir. Ancak bizzat yetkisi olmadığı halde, resmi muhabere kanalı olmayan ve tüm gemilerde bulunmayan J-Chat sisteminden gemilere limana dön emri vermiştir.

Sekıl ???

Veysel KÖSELE 15 Temmuz gecesi gemiye (TCG YAVUZ) gitme amacının emrindeki iki amiralin (İ.YILDIRIM VE Y.PAYAL) gözaltında olması nedeniyle emir komuta zincirinde yaşanan zaafiyeti gidermek olduğunu belirtmiştir.

Sekıl ???

Fakat V.KÖSELE Harekat Başkanı Mustafa BARDAKCI ile irtibatı olmasına ve gemileri monite etme/emir iletme imkânına sahip olan Harekat Mrk.de olduğunu bilmesine rağmen gemileri limana döndürmeye yönelik/darbe karşıtı bir icraya yönelik bir emir vermemiştir.

Sekıl ???

V.KÖSELE Harp Filosu Komutanı İskender YILDIRIM’ın gözaltında!!! olduğunu öğrenmesine rağmen Gölcük’teki savaş gemilerden sorumlu Kuzey Görev Grup Komutanı Tuğamiral Ayhan BAY’a ulaşmaya ise hiç çalışmamış, ifadesinde A.BAY’ı aramak zorunda olmadığını beyan etmiştir.

Gemilerin sorumlu amirali Ayhan BAY’ı aramaktan imtina eden V.KÖSELE, Donanma Harekat Merkezinden seyre çıkan TÜM gemi komutanlarının telefon numaralarını almış, buna rağmen sadece TCG TURGUTREIS, TCG ORUCREIS ve TCG BÜYÜKADA komutanlarını aramıştır.

Ancak KÖSELE aradığı Hamdi TOKER’e TCG BÜYÜKADA’ya veya tüm gemilere yönelik emir verme imkânı olmasına rağmen hiçbir emir vermemiştir. Aynı şekilde aradığı TCG ORUCREİS Komutanı Güray CERMAN’a (Komodor Önder ÖNGÖR’ün gemide olduğunu öğrenince) hiçbir emir vermemiştir. 

 KÖSELE’nin aradığı diğer komutan ise; kendisi olmadan seyre çıkmasına rağmen gemisine ulaşmak için bir gayret sarf etmeyip evine giden TCG TURGUTREİS komutanı M. Savaş BİLİCAN.

Sekıl ???

Veysel KÖSELE ifadesinde “Güvenilir Subay” olarak tanımladığı denizdeki komodorlardan Levent Kerim UÇA ile görüşürken, denizdeki bir diğer Komodor Önder ÖNGÖR ile görüşmek istememiştir.

 Diğer taraftan; KÖSELE Hayrettin İMREN ile görüşemeyince İMREN’in yokluğunda Deniz Ana Üst komutanlığına vekalet eden Gölcük Merkez K. Yüksel ÇETİN’i telefonla aradığını, senelik izinde olduğunu öğrenince vekil komutanın kendisini aramasını istediğini belirtmiştir. Ancak Gölcük Üs Komutanlığına vekalet edecek1. kişi Gölcük Satınalma Komisyonu Başkanı Albay Sabri KİLECİ, 2. kişi ise Gölcük Deniz Ana Üs Komutan Yardımcısı Albay Baybars KÜÇÜKATAY’dır ve bunu V.KÖSELE gayet iyi bilmektedir.

Sekil????

V.KÖSELE’nin amacının Üs komutanına/ vekiline değil Merkez Komutanına/ vekiline ulaşmak istediği aşikardır ve kumpasın bir parçası olacak niteliktedir.

Sonuç olarak, KÖSELE 15Temmuz gecesi Merkez Komutan Vekili Albay Uğur ÇELİKTEN ile görüşmüştür.

Sekil????

 Uğur ÇELİKTEN’in kumpasta başrolde olmadığını ancak olayların senaryoya uygun olarak ilerlemesi maksadıyla onun da desteğini almak için #15Temmuz gecesi bilgilendirildiğini düşünüyorum.Uğur ÇELİKTEN bütün gece olan biteni bizzat donanma komutanından duyduğu ve personeli ikaz etmesi yönünde emir aldığı (Kösele emir verdiğini ifade etmiş) halde hukukun kendine verdiği görevleri hiçe sayarak sessiz kalmış, emrindeki personele bu yapılan faaliyetler konusunda uyarmamıştır. 

Sekil????

Tersine U.ÇELİKTEN 15 Temmuz gecesi Donanma Komutanıyla görüşmesine rağmen H.İMREN’in o geceki faaliyetlerine en fazla katkı sağlayanlardan, emirlerini yerine getirenlerdendir. Ancak olaylar bittikten sonra karşı tavır takınarak kendisinin nezarete konulmasını sağlamıştır.

İskender YILDIRIM ve Yalçın PAYAL ise H.İMREN’in emriyle kendilerini cezaevine naklettiren Uğur ÇELİKTEN’den şikayetçi bile olmamıştır. Aynı yolun yolcuları, aynı davanın görünen müştekileri olmuşlardır.

KÖSELE 16 Temmuz saat 03:00 civarı derdest edilmek istendiğini ve kamara kapısını kilitleyerek kendisini emniyete aldığını belirtiyor. Aynı KÖSELE 04:00 civarında ise Milli Savunma Bakanı ile görüştüğünü, kendilerine gemilerin son durumu, kendi durumunda ise herhangi bir sorun bulunmadığını, gemileri kumanda etmek için emir vermeye devam etmekte olduğunu söylemiş. Derdest edilen komutan MSB’na herşeyin yolunda olduğunu, kumpasın planlandığı gibi icra edildiği raporunu veriyor

Sekil????

Gelelim Kumpasın başrol oyuncularından Kurmay Başkanı Yalçın PAYAL’ın ifadesine. PAYAL’ın sorulan sorulara karşın cevaben 46 defa hatırlayamadığını (sıkıştığı her konuda topu taca atmıştır) ifade ettiği mahkeme ifadesini inceleyelim. 

 Yalçın PAYAL 15 Temmuz ‘da gemilerin seyre çıktığını görünce Gölcük deniz üssü lumbar ağızlarında (birlik giriş kapıları) bir üst güvenlik seviyesine geçilmesi (SABKOR TURUNCU) emrini vermiş ancak konunun asıl muhatabı Üs Komutanı Hayrettin İMREN’i aramamış, Donanma Karargâhına gitmemiştir.

Sekil????

Ancak PAYAL, kendi imzasıyla gönderilmiş ve dava dosyasında yer alan Donanma Harekat Merkezi Jurnalinde açıkça yazan bu emri verdiğini (Gölcük deniz üssü lumbar ağızlarında bir üst güvenlik seviyesine geçilmesi) mahkemede hatırlayamadığını belirtmiştir.

Sekil????

Yalçın PAYAL nezarette iken Donanma Karargâhında olduğunu bildiği Harekat Başkanı Mustafa BARDAKCI ile görüşmesine rağmen derdest durumu hakkında bilgi vermemiş, herhangi bir yardım talep etmemiştir.

Sekil????

15Temmuz ‘da olaylar esnasında Donanma Karargahında görevi başında olan ve amirleriyle (V.KÖSELE ve Y.PAYAL) irtibatı olup kendilerinden emir bekleyen Mustafa BARDAKCI, 16 Temmuz sabahı gözaltına alınmıştır.

Her iki amirinin de ((V.KÖSELE ve Y.PAYAL) beklemesini emrettikleri M.BARDAKCI #15Temmuz gecesi pasif kalmakla itham edilmiştir.

M.BARDAKCI’nın kalemi önceden kırıldığı ve tasfiye edilecekler listesine yazıldığı aşikârdır. Yargılanması için de bu kılıf uydurulmuştur.

15 Temmuz gecesi gemilere kurulan kumpasın mimarlarından olan bu iki şahıs (V.KÖSELE ve Y.PAYAL) yargılama aşamasında da kumpasa devam etmişler, müşteki durumda oldukları davaya ilişkin gerçek dışı bilgi ve beyanların olduğu bir çok belge göndermişlerdir.

Mahkemeye intikal etmesi nedeniyle “Bilirkişi Raporu” hükmüne geçen, iddianamenin ve dolayısıyla yargılamanın temelini oluşturan “İdari Tahkikat Raporu” davada müşteki konumunda olan Donanma Komutanı Veysel KÖSELE tarafından bizzat onaylanmıştır. 

Sekil????

Yalçın PAYAL imzalı evraklarda “Donanma Komutanı Namına” ibaresi yazılması gerekirken askeri yazışma usulleri hilafında yer almamıştır. Bu durum PAYAL’ın V.KÖSELE’den bile habersiz mahkemeye/savcılığa belge gönderdiğinin kanıtıdır.

??- bölüm

HAYRETTIN IMREN

15 Temmuz ‘da Gölcük Deniz Ana Üs Komutanı olan Hayrettin İMREN ile aynı periyotta gözaltında idim. Cezaevinde de 1 hafta aynı koğuşu paylaştım. Bu süreçte şahit olduğum olaylar, Hayrettin İMREN’in beyanları ve mahkeme sürecini karşılaştırınca ilginç bir tablo oluştu.

 Gözaltında iken Hayrettin İMREN’in, birçok defa mülakata çağırıldığına şahit oldum. Burada bir parantez açıp mülakatın ne demek olduğunu canlı bir örnekle açıklayayım. MÜLAKAT, bir ifadenin polislerce istenen içerikte verilmesi maksadıyla yapılan kayıt dışı ve işkenceli sorgulama. Kayıt dışı ve işkenceli olduğu için de bu uygulama esnasında avukat olmuyor. Sözlü ve fiili işkenceler yapılıyor. 

 Bu dönemde işkenceli mülakat uygulama, o kadar rutin hale geldi ki, Donanma Davası soruşturma savcısı Metin ASLAN, böyle işkencenin kanıtı olan, kanunsuz ve hukuksuz bir metni İddianameye koymaktan bile çekinmedi.

Sekil????

 İddianameyi gördüğümde bahse konu şahsın ifadesi yerine MÜLAKAT adlı bir yazının neden yer aldığına bir anlam verememiştim. XX’in mahkeme heyeti huzurunda Akif AKTAŞ isimli bir amirin yaptırdığı işkenceleri anlatışına kadar…

Sekil????

XX, gözaltı sürecinde kendisine Akif Aktaş ve emrindeki 4 diğer işkenceci tarafından copla tecavüz edildiğini, testislerinin ezildiğini, 6 ay boyunca tuvaletini ayakta yapmak zorunda bırakacak şekilde dizlerine ağır ve kalıcı hasar verildiğini, Akif AKTAŞ ve emrindeki 4 kişinin “eşini ve kızını getirip gözünün önünde tecavüz edeceğiz” tehdidinde bulunduğunu, bunların yanında küfür, hakaret, darp gibi yöntemlerle işkence yaptıklarını, Kendisine zorla bu mülakat başlıklı belgenin imzalatılmak istendiğini tüm detaylarıyla anlattı. İşkence ve yasadışı mülakat o kadar belliydi ki hazırlayan polisler dahi mülakat metnini imzalayamamıştı.

 Bahse konu Mülakat metninde antet yok, tarih yok, kaleme alan yok, tanık olan yok, onaylayan yok! Savcı da işkencenin kanıtı olan bu belgeyi iddianameye koymuştu. XX işkence gördüğünü defalarca söylemesine rağmen, bildiğim kadarıyla bugüne kadar Akif Aktaş ve diğer işkenceciler hakkında soruşturma açılmadı, mülakat metni de duruyor.

Hayrettin İMREN konusuna geri dönersek;

Konuşmalarından ve edindiğim bilgiler sonucu H.İMREN’in #15Temmuz gecesi yaptıklarını “zaten görev ve yetki alanında olan Gölcük garnizonunda, kaos yaratmaktan başka hiçbir amaca hizmet etmeyen, çoğu anlamsız faaliyetler” olarak ifade edebilirim.

H.İMREN 15 Temmuz gecesi birlik içinde ilave nöbet görevlendirmesi yapmış, bir yerde görevli birini başka yere göndermiş. Kendi limanına gelecek askeri gemilere karşı silahlı tedbir almış. Telsiz devresinden limana yaklaşılmaması emri vermiş. 

 Yakın arkadaşı Harp Filosu Komutanı İskender YILDIRIM’ı ve Donanma Kurmay Başkanı Yalçın PAYAL’ı gözaltına alırken Gölcük Tersane Komutanı Aydın EKEN’i imkânı varken gözaltına almayıp kendi birliğinin emniyetini sağlamasını emretmiş, Aydın EKEN’de “emredersiniz komutanım” demiş.

 H.İMREN, koğuşta iken FETÖ mensubu olduğunu, etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak maksadıyla itirafçı olduğunu, emniyette tamı tamına 165 sayfa ifade verdiğini belirtti.  

Ağustos 2018’de savcının mütalaasına karşı esasa ilişkin yaptığı son savunmasında ise etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istemediğini belirtmiş. Etkin pişmanlık hükümlerinin Darbeye Teşebbüs suçunu kapsamadığını yeni öğrendi sanırım.

Ayrıca, H.IMREN irtibatta olduğu FETÖ mensuplarını teşhis ettiğini belirtti. 

07.09.16: H.İMREN’in gözaltı tarihi 

17.09.16: Teşhis tarihi 

08.09.16: O kişilerin gözaltı tarihi

Emniyet öngörülü davranmış ve teşhis tarihinden 9 gün ÖNCE !.. teşhis edilecek isimleri yakalamış.

Bu arada sanıklar, aleyhlerine olan bazı iddialar karşısında mahkeme huzurunda bu iddiaları reddedip kamera kayıtlarını istediler. Ancak gerçeklerin ortaya çıkması mahkeme heyetinin işine gelmediği için bu talepler de reddedildi.

Aslında savcının ve kolluk kuvvetinin lehte ve aleyhte delilleri toplamak en temel görevlerindendi ve kamera kayıtlarını, talebe gerek olmaksızın temin etmesi gerekirdi.

Koğuşta iken İMREN bir ara “Sıkıyönetim Görevlendirilme Mesajı’nda isimleri yer alan herkesin FETÖ mensubu olduğunu söyledi. Bu liste nedeniyle tutuklu olan 2 Albay’ın tepki göstermesi üzerine, söylemini “listedeki Amirallerin hepsi FETÖ’cü” şeklinde değiştirdi.

Hatta İMREN mahkeme huzurunda yaptığı savunmasında “Sıkıyönetim Görevlendirilme Mesajı’na olay gecesi yoğunluktan dolayı bakmadığını belirtti. Yani İMREN bakmadığı bir mesajda isimleri yer alan tüm rütbeli askerleri zan altında bırakacak bir söylemde bulunabiliyordu.

İMREN’in dikkat çeken bir konuşması da 17 Mart 2014 tarihinde Aydınlık gazetesinde  çıkan bir haberle ilgiliydi. IMREN Aydınlık gazetesinin FETÖ mensubu olduğu değerlendirilen subay listesini yayınlandığını, haberde kendi adının da geçtiğini söyledi. 

15 Temmuz ’dan kısa bir süre önce, Gölcük Deniz ana Üs Kurmay Başkanı Albay Eyüp ERTÜRK’ün, bahse konu listeyle ilgili ilginç bir konuşmasından bahsetti. Eyüp ERTÜRK haberde yayınlanan liste’nin MİT’in elinde olan FETÖ listesi olduğunu ve listede güncelleme yaptıklarını, H.İMREN’in adını listeden çıkardıklarını söylemiş. Görüldüğü üzere Eyüp ERTÜRK MİT’in hazırladığı FETÖ’cü listesini biliyor ve değiştirme kudretine sahip! 93’lu kurmay albay olması ve Balyoz davasında yargılanmış olması, bu bilgilere ulaşması için yeterli vasıflar mı?

Sekil????

Hayrettin İMREN, mahkemede de tekrarlayacağı bir bilgiyi paylaştı. Cihat YAYCI’nın FETÖ mensubu olduğunu, 2005 yılında KEMALREIS gemi komutanı iken denize düşerek kaybolan bir astsubayla ilgili davada kendisine destek olmadıklarını söyledi. Yani Cihat YAYCI bir FETÖ mensubuymuş ve görünen o ki bir astsubayın ölümüyle ilgili davada kendisine sahip çıkılmaması üzerine doğan çıkar çatışması nedeniyle, şimdi canının istediğini FETÖ’cü ilan edip ihraç ettiriyor.

 Bu arada Hayrettin İmren çok önemli bir detay da paylaştı. Teşhis ettiği bir sivilin Cihat YAYCI’nın kızına (yanlış biliyor, oğlu var) özel ders verdiğini söyledi. Donanma Davası’nda “mahrem imam” iddiasıyla yargılanan bir öğretmen Cihat YAYCI’nın oğluna özel ders vermiş.

Sekil????

Bahse konu öğretmen herhangi bir örgütle ilişkili olmadığını, kariyerli bir öğretmen olduğu için C.Yaycı dahil birçok subay çocuğuna özel ders verdiğini ve Gölcük birliğine giriş çıkış kaydının olduğunu duruşmada da söyledi. Her yere soruşturulsun yazıları yazdıran hakim, Cihat YAYCI aleyhine bir şey çıkınca konuyu hemen kapattı. Eğer iddia doğruysa C.YAYCI’da iddia edilen örgütle iltisaklı, kendi iddialarında olduğu gibi Kripto eleman olduğu anlamı çıkar…Cihat YAYCI düşünmüş, eğer oğlunu iltisaklı okullara gönderse ortaya çıkacak, ortaya çıkmasın diye mahrem imam olduğu iddia edilen birinden oğluna özel ders aldırmış.

IMREN’in 15 Temmuz gecesi anlamsız faaliyetleri ve 2 ay firari dönemin ardından teslim ve itirafçı olması bir kurgudan ibaret olabilir mi? 

 H.İMREN’le ilgili şahit olduğum birçok husustan kayıtlara geçmiş (mahkeme, ifade, belge vs.) olanları ve bunun neticesinde kafamda oluşan çelişkileri yazdım. Sadece Eyüp ERTÜRK ile ilgili söylemini araştırılmaya değer gördüğüm için paylaşma lüzumu hissettim. Zamanı geldiğinde, gerçeklerin ortaya çıkacağına eminim!

??????. Bölüm

15 TEMMUZ KUMPASÇILARI VE SONRASI SÜRECİN ZALİMLERİ HAKKINDA GENEL BİR DEĞERLENDİRME

15 Temmuz öncesi dava sanıkları askerlerin masum olduklarına inanmak idim. Ancak çoğunluğunun 15 Temmuz ‘da terör ihbarı olmasına rağmen birliklerine gitmediklerini, sadece güvendikleri!!! kişilerle telefon görüşmesi yaptıklarını 15 Temmuz sonrası ise zaten hukuksuz olan yargılamaları yanlış bilgi ve belgelerle olumsuz yönde yönlendirdiklerini ve kanundışı tasfiyelerde başrol alarak aleni suç işlediklerini üzülerek müşahede ettim.

Donanma Davasında görülmüştür ki kumpastan önceden haberi olan kişiler sadece kendi aralarında veya kumpastan kurtarılmak istenen kişilerle görüşmüşlerdir.

15Temmuz öncesi yakın oldukları aşikar olan ancak kurban seçilen sınıf arkadaşlarının o gece ki telefon aramalarına cevap vermemişlerdir Bu durum bir kısım HTS kayıtları ile sabitken, ayrıntılı HTS kayıtlarının davaya dahil edilmemesi kararı verilerek kamuoyundan gizlenmiştir.

Bu asker kişilerin önceki davalara ilişkin masum olduklarını düşünmem ise bu davalarda iddia edilen cürümleri işlemiş olduklarına inanmak istemeyişimdendir. Mevcut durumda ise BİR ÇOĞUNUN suç maksatlı örgütlü hareket ettiklerini görmemek mümkün değildir.

Dz.K.K. lığında herkes birbirini gıyabende olsa tanır. Yaş veya kuru olduğundan ziyade mesleki kariyeri hakkında bilgi sahibidir. O yüzden tasfiye edilenlerin çoğu hakkında başarılı ve özverili personel diyebilirim.

Donanma davasında saygı duyduğum meslek büyüğüm, savunmasında beğendiğim bir yorum yapmıştı. Burada ben ve benim gibi birçok başarılı personelin yargılanmasının en büyük nedeni, balyoz vb. davalar esnasında canla başla çalışarak personel eksikliğini hissettirmemeye çalışmak oldu demişti. Zira bu dönemde çok başarılı Güdümlü mermi ve top atışları yapılmıştı. Ayrıca askeri ve diplomatik bir başarı olan Afrika TDGG (Türk Deniz Görev Gücü) bu dönemde gerçekleşti. Tasfiye listelerine bakınca bu dönemde etkin görev alanların yer aldığı görülüyor.

Sonuç olarak, gözünün üstünde kaşın var diyerek binlerce askeri personel (çoğu görevlerinde çok başarılı) aile fertleriyle birlikte keyfi (hukuk dışı ve subjektif) uygulamalarla tasfiye edildi/ tutuklandı/ açlığa mahkum edildi.

 Öğrencilik ve meslek yaşantım süresince dost bildiğim, onlarında beni öyle bildiğine inandığım nice insanlar, bu süreçte bana ve aileme sırtını döndü. Kimi korkudan, kimi benim daha önce fark edemediğim karakterinin gereği böyle davrandi.

Gece gündüz çalışarak kurmay olduğumu bildiği halde, kendisi çalışmadığı için kurmay olamayan, benim onun hakkını yediğimi iddia edenler çıktı malesef. Ya ben onları, ya onlar beni daha önce tanıyamamış mı oluyor? Yoksa o kişiler fırsatçılık mı yapıyor?

Ancak tersine, meslek arkadaşlarımdan (beklemediğim kişiler) yiğitçe davranıp bana ve aileme destek çıkanlar da oldu. Dönemin adamı olmadı, inandığı gibi davrandı. O kişilere bu fırsatla selam göndereyim ve teşekkür edeyim.

50 senelik ağabeyini tanıyamamış kişi gördüm ben cezaevinde. Maddi kıskançlık nedeniyle ağabeyinin iftirası sonucu hapis yatan var bu ülkede. 

 Cezaevi sonrası, arada 1 kuru dal bile varsa 1 yığın yaş dalın yakılmaması gerektiğine inanıyorum. Birisi hakkında yapılan hatalı bir işlem, hata yapan için istatistiki olarak küçük bir oran olabilir. Ancak hakkı yenen için %100 hata oranı demektir. Hayatı kararmış demektir.

 O yüzden keyfi ve hukuk dışı uygulamaları kimse için reva görmemeliyiz. Tek talebim kanunların eğip bükmeden herkes için adil bir şekilde uygulanması…

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *