15 Temmuz sonrası BM “Türkiye’de işkence” raporu

RAPORUN ORJİNAL METNİ İÇİN TIKLAYINIZ

BM Raportörünün korkunç işkence raporu..

“Ahır ve spor salonlarında işkence ve tecavüz”

Darbenin hemen ardından işkence ve kötü muamelenin büyük bir şekilde arttığını, insanların karakol, adliye, emniyet koridorlarında ve resmi olmayan gözaltı merkezlerinde, spor salonlarında, ahırlarda işkenceye maruz kaldığını kaydeden Melzer, raporunda devamla şu ifadelere yer verdi: “Şiddetli dayak, yumruk ve tekme, nesnelerle darbeler, falaka, tehdit ve sözlü tacizler, çıplak soymak, cinsel şiddet ve tecavüz, uykudan yoksun bırakma, birkaç gün boyunca göz kapaklarını açık tutturmak, kelepçelemek gibi çok sayıda işkence yöntemleri rapor edildi. Birçok gözaltı yerinin aşırı miktarda kalabalık olduğu iddia edildi ve gıda, su veya tıbbi tedaviye yeterli erişimi olmadığı belirtildi. Ayrıca hem mevcut hem de eski tutukluların avukat ve akrabalarına erişiminin engellendiği, herhangi resmi bir gerekçe olmaksınız gözaltı süreleri 30 güne kadar uzatılıyor.”

 “Şiddet izleri tespit edildi”

Özel Raportöre eşlik eden adli tıp uzmanları tarafından gerçekleştirilen tıbbi muayenelerde, kötü muamele iddialarıyla tutarlı fiziksel işaretlerin tespit edildiği belirtilen raporda, birçok vakada işkence iddialarına tutarlı olarak acı, sıkıntı ve psikolojik travma, psikolojik veya psikiyatrik destek gerektiren depresyon ve travma sonrası stres bozukluğu gibi zihinsel bozuklukların gözlemlendiği belirtildi.

“Nesnelerle tecavüz edildi”

Kötü muamele olaylarının çoğunun tutuklama ve tutuklamalara maruz kaldıkları ve tutukevine götürülürken ağırlıklı olarak polisin veya jandarmanın özel operasyon ekipleri tarafından yapıldığı iddia ediliyor. İşkence ve kötü muamele yöntemleri olarak da şiddetli dayak, tekme, yumruklama, sözlü saldırılar, cinsel şiddet tehditleri, uzatılmış stres pozisyonları ve kelepçelenme, su, yiyecek ve uykuya yeterli erişimi yoksun bırakma gibi yöntemler kullanılıyor. Bir kişi ise nesnelerle tecavüze uğradığını bildirdi” 

 “Ziyaretçilere çıplak arama dayatması”

Raporda “Cezaevlerinde, gözaltı sırasında, nakillerde, doktor muayenesinde ve hatta hücrelerde dahi çıplak aramanın önceden haber verilmeksizin veya açıkça gerekçelendirilmeksizin yapıldığı, bu uygulamanın sadece tutuklulara veya gözaltına alınanlara değil aynı zamanda ziyaretçilerine de yapıldığı” ifade edildi.

Cezaevlerinin koşulları

Raporda, bir çok cezaevinde kapasitesinin çok üstünde tutuklunun olduğu, özellikle çocuk cezaevlerinde koşulların kaygı verici boyutlarda olduğunu belirterek, ayrıca cezaevlerinde sağlık ve hijyen koşullarının da sorunlu olduğunu ve sağlık personellerinin yetersiz olduğu” ifade edildi.

Gözaltı merkezleri

Melzer, gözaltı merkezlerinin de gerekli koşulları sağlamadığını belirterek, raporunda devamla şunları belirtti:

Gözaltı merkezlerinde 20-30 kişi kalıyor. Bu kadar insanın birkaç gün boyunca burada kalmasının fiziki koşulları yok. Hücrelerde pencereler olmadığı için kişiler ışıktan mahrum ve zaman kavramından mahrum bırakılıyor. Tuvalet, banyo gibi temel ihtiyaçlar için ancak hücrenin dışında yerler bulunuyor. Hücrelerde kalanlar ısıtma sisteminin olmadığını sadece ziyaretten birkaç gün önce takıldığını söylediler. Kişilerin oturması ve yatması için olan kısımlara minder ve kaplamalar da ziyaret öncesi takılmış. Ziyaret esnasında açıkça görülüyordu ki boya ve badana da yeni yapılmıştı. Ayrıca hücrelerin 24 saat video ile izlenmesi özel hayatın gizliliği ilkesini ihlal ediyor.

 Anayasa Mahkemesi 121 bin başvuru

Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) hak ihlallerine ilişkin mekanizmasının yürürlüğe girdiği tarihten beri 121 bin şikayete ulaştığına dikkat çeken Melzer, raporunda AYM’ye yılda yaklaşık 20 bin kişinin başvurduğuna vurgu yaptı. Malzer, raporunda “AYM’ye sadece 2016 yılında 69 bin 752 başvuru yapılmış. Ziyaretimiz sırasında AYM işkence yasağı ihlal edildiği yönünde sadece 38 karar verdi. Bu rakamın 2014’te 3 tane, 2015’te 10 tane ve 2016 yılında ise 25 tanedir” ifadeleri yer aldı.

Savcılar işkenceyi soruşturmuyor

Melzer, KHK kararlarının gözden geçirilmesi ile ilgili oluşturulan komisyon üyelerinin çoğunluğunun hükümet tarafından atanmasının kararların bağımsızlığını ve tarafsızlığı ile ilgili meşru soruları gündeme getirdiğini kaydetti. OHAL kanunları gerekçe gösterilerek savcıların işkence şikayetlerini soruşturmadığı yönünde bazı kararların elinde olduğunu belirten Melzer, raporunda “İşkence failleri dokunulamaz” algısıyla tutarlı göründüğünü söyledi.

Raporunda, KHK’lerin düzenli mevzuata girmemesi gerektiğini belirten Melzer, muhalefetin susturulması ve hükümetin eleştirilmesinin önünü kapatan Terörle Mücadele Kanunu’nun değiştirilmesi gerektiğini ve OHAL’in sonlandırılmasını istedi. İşkence iddialarının araştırılmasını da  isteyen Melzer, bu konudaki önlemlerin alması gerektiğini vurguladı.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *