Yazı Serisi: YAŞ Kararları -II

HALİS TUNÇ

Yüksek Askerî Şûra Kararları (YAŞ) bize ne anlatıyor?

Aslında bugünkü yazımda taktik seviyede YAŞ Kararlarını kim, nasıl, neden aldı konularına değinmeyi düşünüyordum. Tabi ki, sizlere söz verdiğim gibi serinin bir sonraki yazısında bu konuya detaylı olarak değineceğim. Fakat bugün YAŞ’ın bilinenden çok daha önemli şeyler ifade ettiğine yönelik fikirlerimi sizinle paylaşmaya öncelik verdim.

“15 Temmuz’un amacı neydi?” diye kendi kendime sorduğumda, bu iki resim hep dikkatimi çeker. İngilizcede de oldukça sık kullanılan yazar J.M. Darhower’a ait “Değişim bir gecede olmaz” sözü, bu iki resme bakınca, bu sözün aksinin de geçerli olduğu söylenebilir. Değişim tam bir gecede, 15 Temmuz’u 16 Temmuz’a bağlayan gecede gelse de Darhower’ın da dediği gibi değişimin gerçekte çok önceye ait hazırlıkların bir ürünü olduğu açıktır.

15 Temmuz’dan kim karlı çıktı diye sorgularken Hükümet açısından ele alındığında, en önemli hedefin yukarıdaki resmin verdiği mesajın olduğunu unutmamak gerekir. Bu resmi oluşturduktan sonra Türkiye’de istediğiniz resmi çizebilir, sonra beğenmediğiniz kısımları silip kendi çıkarınıza göre tekrar tekrar resmi değiştirebilirsiniz. Meydan artık sizindir. YAŞ’a bu gözle baktığınızda artık Türkiye’deki gelişmeleri yorumlamaya pek de gerek duymazsınız.

Bu resmin hayali çok öncelere ta Erdoğan’ın “ben 2010’dan beri fark ettiğim FETÖ ile mücadele ediyorum.” dediği tarihe kadar gider. İlk hayallerin kurulduğu 2010 yılından 2011 yılına geçildiğinde YAŞ’taki oturma düzeni değiştirilir. Erdoğan’ın 2010 yılından itibaren mücadele etmeğe başladığı adeta Gülen Cemaati değil TSK’dır. Birileri buna FETÖ dese de gerçekte hedef milletin ordusu TSK’dır.

Bakışlarınızı tekrar yazının başındaki 15 Temmuz sonrasındaki YAŞ resmine çevirmek istiyorum. Tabi bu resme bakanlar haklı olarak “Tüm gelişmiş demokratik ülkelerde askerler arka plandadır” diyeceklerdir. Bu ifade, özellikle yine bu resmin ürünü olan 16 Nisan 2017 referandumu sonrasında Türkiye’nin demokratik olma özelliğinin büyük oranda ortadan kaldırılması, ülkenin her alanda yaşadığı kayıplar ve bu değişime kurban edilen ve hala acı çeken milyonlarca masum insan göz ardı edildiğinde, evet bu ifade masum görünmektedir.

Kaldı ki gelişmiş ülkelerde üst rütbe terfileri yapılırken hükümet stratejik seviyedeki yani orgeneral ve ordunun yapısına göre korgeneral rütbeleriyle ilgilenir. Bu ülkelerde hükümetin fikir yürütme şansı olmadığından albaylar Kuvvetler seviyesinde, Tuğgeneraller ise Genelkurmay Başkanlığı seviyesinde terfi ettirilir. Hükümetin birlikte çalışacağı kimseler stratejik seviye ihraz eden Orgeneral ve kısmen de Korgeneral rütbesindeki askerlerdir. Eğer hükümet albayların dahi terfisini tekelinde bulunduruyorsa, TSK’nın siyasallaşarak liyakat ve niceliğinin korunması ve bireylerinin fişlenmesinin önüne geçilmesi mümkün değildir. Böyle bir durumda TSK milletin olmaktan çıkar ve hali hazırda olduğu gibi, parti veya bir örgütün silahlı kuvvetlerine dönüşür.

Mevzu resimden açılmışken, esas konumuz olan yukarıdaki resmi bir gecede değiştiren ve şimdi satranç tahtasının başındaki baş rol oyuncuları olan Siyasal İslam ve Derin Devlet ’in(1)  YAŞ Kararlarına etkisinin ne olduğunun resmini çizmeye çalışalım.

Verilen fotoğrafta görüldüğü üzere hükümetten katılım sağlayan üye sayısına oranla oldukça azınlıkta kalan askerlerin, YAŞ kararlarında etkisiz kaldığını anlamak zor değil. Bununla birlikte, hükümet terfileri yaparken; 2013 yılından itibaren 15 Temmuz’un planlamasını tam bir iş birliği içerisinde gerçekleştirdikleri ve uyguladıkları Derin Devlet’in taleplerini de göz önünde tutmak zorunda bırakılmıştır. Kendi konumunu orduda güçlendirmek içinse uzun süredir yol aldıkları Ergenekon’dan öğrendikleri taktikle, TSK içerisinde devşirdikleri Cihat Yaycı gibi büyük zaafları olan kişileri kullanarak TSK içerisinde muhalif askerleri fişleyerek tasfiye ettirmektedir. Hükümet, Derin Devletin kendisi için çizdiği sınırlar içinde kendi hakimiyetini tesis etmeye çalışmaktadır. Bu sınırlarını genişletmek için hükümetin çetin bir mücadele verdiğini söylemek de yanlış olmayacaktır.

Derin Devlet, şu an kendisi için perde gerisinde kalarak tüm kuvvetleri tekelinde tutan kişiye gereken desteği sağlamak suretiyle; ülkedeki teşkil edilen yeni devlet yapısının dönüşümünü, bu günkü manzara itibarıyla Ergenekon Siyasal İslam eliyle yapmaktadır. Fakat gelecekteki AKP’siz Türkiye kurarken de aklında bir Komuta Kademesinin olduğu yapılan terfilerden anlaşılmaktadır.

18 Temmuz’da başlatılması planlanan Suriye harekâtının ABD ve Rusya’nın onay vermemesiyle askıya alınması ve Doğu Akdeniz’de mevcut ciddi çatışma riskinin bulunduğu ortamda, 2019 YAŞ kararlarının ülkenin hayrına olmadığı açıktır.

Bir gecedeki değişimin resmi gibi, 2023 yılına gelindiğinde, halkın hayal etmesinin istendiği resimden çok farklı bir Türkiye resmiyle karşılaşması kuvvetle muhtemeldir.

Yazının bundan sonraki bölümünde Siyasal İslam ve Derin Devlet’in ordunun 2021 yılına kadarki süreçte büyük oranda TSK’yı şekillendirilerek, 2023 yılında arzu ettikleri Personel yapısına kavuşmak için satranç tahtası başındaki karşılıklı raksına değineceğim.

(1) Derin Devlet, Ülke genelinde, devlet içinde ve dışında resmi/gayri resmi ve kurumsal/bireysel olarak her alanda etkinlik sağlayacak şekilde Ergenekon gibi unsurları bünyesinde barındıran; açıklanmayan amaçlarını gerçekleştirmek için gizli olarak teşkilatlanarak legal ve illegal olarak faaliyet gösteren ve devletin üstünde Devlet gibi hareket eden kapsamlı ve büyük bir oluşum olarak tarif edilebilir.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *