Ya TARİH olursunuz ya da tarih SİZ olursunuz…
Yunanistan’ın başkenti Atina’daki Faliro semtinde bulunan evimden çıktığımda hemen hemen her gün gördüğüm Seyyar Müze Velos (D-16) Destroyeri, 15 Temmuz sonrasında benim için ayrı bir anlam kazanacaktı. Velos Destroyeri 1967-1974 yılları arasında Yunanistan’da hüküm süren Cunta Rejimine karşı ayaklanmanın bugünkü simgesidir.
Velos Destroyer’i Deniz Yarbay Nikolaos Pappas’ın komutasında 25 Mayıs 1973 tarihinde NATO Tatbikatı’na iştirak eder. Komutan Pappas ve 270 personeli, ordu içerisinde dikta karşıtı ve demokratik yönetim taraftarı grubu desteklemektedir. O dönem Yunanistan’da hüküm süren Cunta Rejimi, bu grubu varlığına tehdit olarak görür. İşte tam da dikta rejimince kendisine tehdit olarak gördüğü subaylara yönelik tasfiye sürecinin başladığı günlerde, Velos Destroyeri NATO tatbikatı seyrindedir. Velos Destroyeri personeli seyir halindeyken, Dikta Rejiminin, kendi varlığına tehdit gördüğü yönetim karşıtı silah arkadaşlarını tutuklayarak işkence yaptıklarını haber alır. Suçlama ise demokratikleşme sürecini tamamlayamamış ülkelerde her dönem kullanışlı bir enstrüman olan: Yönetimine karşı darbe yapmayı planlama ve vatan haini olma iddialarıdır.
Bunun üzerine gemi komutanı Yarbay Pappas NATO tatbikatı sonrasında gemi personeliyle bir toplantı yapar. Toplantıda çıkan karar “Yunanistan’a dönmemek” yönündedir. Bu karar sonrasında, halihazırda Seyyar Müze Volos Destroyerinin alabandasında asılı ve ziyaretçilerinden oldukça ilgi gören gemi komutanının gemiden çektiği son mesaj oldukça anlamlı ve bugünün Türkiyesinin de adeta bir resmidir. Nihayetinde gemi Yunanistan’a dönmeyerek İtalya’nın Fiumicino limanına demirler. Ülke yönetimindeki dikta rejimi, oluşturduğu korku ikliminde topluma lanse ettiği “vatan düşmanlarını, hainleri yakaladık ve yakalıyoruz” propagandası işe yarar ve gerçeği öğreninceye kadar toplum uzun süre gelişmelere tepkisiz kalır. İşte böyle bir ortamda gemi komutanı 270 personeliyle birlikte; ülkelerine özgürlük, demokrasi, hukukun üstünlüğü hakim oluncaya kadar mücadele etme sözü vererek İtalya’ya iltica edecektir.
Şu anda dört askeri gemi Flisvos Marina’da müze olarak sergilenmektedir. Bu müzeye gerçekleştirdiğim ziyaret sırasında rehberle Volos Destroyerinin hikayesiyle ilgili uzun bir sohbetimiz olmuştu. O zamanlar hikâye gibi dinlediğim bu gemi ve personelinin vatanlarını yine vatanı için terk etmek gibi asil bir davranışının, bugünkü mücadelemde bana ilham kaynağı olacağını hayal bile edemezdim. Rehberle söyleşimizden en unutulmaz bölüm ise; gemi komutanının İtalya’ya iltica etme amacını aktardığı kısım olacaktı.
Rehber, Gemi Komutanı Yarbay Pappas’ın oldukça zorlandığı Yunanistan’a dönmeme yönündeki kararının amacını şöyle özetleyecektir. Yunanistan’daki mevcut Cunta yönetimindeki dikta rejimi tarafından iç ve dış kamuoyundan gerçekler gizlenmektedir. Yarbay Pappas’ın silah arkadaşları haksız ithamlarla hapsedilmiş ve işkenceye tabi tutulmaktadır. Halk dikta yönetimince baskı altında idare edilmektedir. Volos gemisinde görevli 270 silah arkadaşıyla birlikte Pappas amacını, “gerçekler hakkında tüm özgür dünya kamuoyunu bilgilendirmek” olarak belirleyecektir.
Pappas’ın bu ifadelerine doğal olarak Cunta Rejimi de kayıtsız kalmaz. Deniz Yarbay Nikolaos Pappas’ı vatan haini ilan ederek ordudan atmakla kalmaz, ayrıca vatandaşlıktan da çıkarır. Pappas, ülkesindeki vahim durumu, silah arkadaşları ve halkının maruz kaldığı baskı ortamını yurtdışında anlatırken de rejim tarafından sürekli tehditlerle yıldırılmaya çalışılır.
Deniz Yarbay Nikolaos Pappas’ın hikayesi elbette ki burada bitmez. Hatta yeni başlar demek daha doğrudur. 23 Haziran 1974 tarihinde Dikta Rejimi devrilip ülkeye demokrasi geri döndüğünde, bir zamanlar vatan haini ilan edilerek vatandaşlıktan çıkarılmış Pappas, Albay rütbesine terfi eder. 1982-1986 yılları arasında Deniz Kuvvetleri Komutanı, 1989-1990 yıllarında ise Deniz Ticaret Bakanı olarak ülkesine hizmetini sürdürür.
Ana Limanı, Atina’daki Flisvos Marina’nın yanındaki iskele olan Velos Destroyeri ve Deniz Yarbay Pappas, Yunanistan’da demokrasinin simgesi olmuştur. Bugün seyyar müze olan Volos Destroyeri ve ona ruh kazandıran mürettebatının hikayesi, liman liman gezdirilerek, tüm ülkeye demokrasinin ne denli zorlu süreçlerden geçilerek kazanıldığının kanıtı olarak yeni nesillere aktarılmaktır.
Halk, Dikta rejiminin hışmına uğradığı dönemde Yarbay Pappas’ı anlayabilmişler midir, bilemem ama bugün Yarbay Pappas’ın tarihe mal olan diktatörlüğe karşı demokrasi mücadelesine, vazgeçilmez değeri olarak sahip çıkmaktadır.
Flisvos Marina’da demirli Velos Fırkateyni’nin hikayesi, bugünün Türkiye’sinin de ortak hikayesidir adeta.
Bugün, Türkiye’de kurulan dikta rejimi tarafından, yıllarca aşk ve şevkle hizmet ettikleri ülkelerinden ayrılmak zorunda bırakılan asker, diplomat, yargı mensupları, akademisyen, gazeteciler ve daha niceleri, yarın yine aynı fedakarlıklarla kaldıkları yerden ülkelerine hizmet etme arzusu içerisinde olduklarına inanıyorum. Fakat gözden ırak tutulmaması gereken şey, diktadan demokrasiye dönüşün kolay olmadığı ve kendiliğinden gerçekleşmeyeceğidir.
Geçmişte olduğu gibi dikta rejimleri kaybetmeye mahkumdur. Nihayetinde, demokrasi, hukuk ve özgürlükler kazanacaktır. Fakat, bunun için Velos’un hikayesindeki azim ve kararlılığa sahip tek vücut olmuş vatanseverlere olan ihtiyaç da yadsınamaz gerçektir….