Resmi Gazete ile Türk Silahlı Kuvvetlerini Bitirme Planı…
Bugün sizlere Türk Silahlı Kuvvetlerinin son üç yıl içinde belirli odaklarca içine çekildiği zor durumdan bir kesit anlatacağım. M.Kemal Mayıs 1919’da Samsuna ayak bastığında ilk olarak memleketin içinde bulunduğu AHVALİ tanımlayarak işe başlamıştı. Çünkü içinde bulunduğu durumu idrak etmekten yoksun olanların çözüm üretmesi mümkün değildir.
Türk Silahlı Kuvvetleri TC Devletinin bekasının teminatı olarak, siyasetten arındırılmış, gerçekleri söylemekten korkmayan ve vatan hizmetine adanmış askerlerin yuvasıdır. Kuvvetlerin Harp Okullarına ve Meslek Yüksek Okullarına bakarak bu kaliteyi anlayabilirsiniz. Şuan tüm askeri okulların kalitesi maalesef Hulusi Akar seviyesinde dersek herhalde konu daha rahat anlaşılır. Silahlı Kuvvetler Harekât-Lojistik-Temin Yetiştirme olmak uzere üç ana alanda ayakta durur. Bunların birinin aksaması dengeyi tümüyle bozar ve işlevsiz hale getirir. Bu nedenle yandaş ve paydaş medyanın güzellemelerine bakmadan Silahlı Kuvvetlerin bütününe bakmak gerekir. Aksi halde, bir savaş olsa “hiç korkma Zekai Aksakallı bizi kurtarır” masalına ya da “damadın İHA ları varken Hava Kuvvetlerine gerek yok” yalanına inandırıverirler.
Öncelikle 15 Temmuz’dan itibaren tüm KHK listelerini İSİM, RÜTBE, SINIF belirterek Resmi Gazetede çarşaf çarşaf yayınlayan devlet aklına! şunu soralım, neden TSK’dan ihraç ettiğiniz personeli Resmi Gazete marifetiyle tüm dünyaya duyurdunuz? Amacınız Türk Silahlı Kuvvetlerini bitirdiğinizi birilerine ilan etmek miydi? TSK’yı işlevsiz göstererek RUSYA’ya “gel bizi sen koru, güvenliğimizi sana ihale edelim” mi demek istiyorsunuz? Milleti kandırmayın, doğruyu söyleyin.
Silahlı Kuvvetlerinin öncelikli gücü savaşmadan kazanabilmek yani CAYDIRICILIK’tır. Bunu bilmeyen ahmakların komuta ettiği bir dönemde TSK’nın caydırıcılığını nasıl yokettiğine bir bakalım. Mesela Hava Kuvvetlerinin harekât kabiliyetine etki eden hususlardan personel sayısını sadece yayınlanan KHK listelerini alt alta koyup çıkarsanız bir sonuç elde edersiniz. Yani beğenmediğimiz Yunan İstihbaratı kendi çaycısına bu listeleri verse yarım saatte sonuç alır, özel bir çalışmaya gerek yok. Televizyonlarda gazetelerde Türk Silahlı Kuvvetlerinin içinde bulunduğu zor durumu ve zaafiyetini ifade ederek gerçekleri söyleyenleri ihanetle suçlayanlara sesleniyorum, Resmi Gazete ile tüm dünyaya, ihraç ettiğiniz personeli duyurarak nasıl bir İHANET planı yaptığınızı bu millet birgün size soracaktır.
Sadece pilotlar değil, ihraç edilen tüm personelin harekâta ve işleyişe etkisini bilen birileri hiçbir alanı aksatmadan ihraçları planlamıştır. Yani geriye dönüşü imkansız ve toparlanması onyıllar alacak şekilde sistematik ihraçlar yapılmıştır. Bu kapsamda mesela sadece Hava Kuvvetlerinden ihraç edilen subay sayısı 1858 dir. İhraç edilen astsubay, sivil memur ve uzman sayısı 2106 dir. İhraç edilen kurmay sayısı 332 dir. İhraç edilen pilot sayısı 783 dür.
Hava Kuvvetlerinin oluşturulan personel zaafiyeti ile uçuş saati üretme oranları %80 civarında azalmıştır. Bunun ilk neticesi harbe hazır sayısının ihtiyacın çok altında kalması, ikinci öldürücü darbe ise uçakların lojistik olarak idamesinin yapılamamasıdır. Sadece şuan üslerde “parça bekler” uçak sayılarına bakılsa durum anlaşılır ama maalesef bunu anlayıp, çözüm üretebilecek zekada kuvvette adam kalmamıştır. Bir iki akıllı adam var ama onları da kimse dinlemiyor maalesef.
Örneğin kaybedilen pilotların ne anlama geldiğini anlamak istiyorsanız @yukselakkale twittlerini okursanız konuyu net anlayabilirsiniz.
Yine önemle vurguluyorum ki TSK’da tüm personel işleyişin bir parçasıdır ve her biri ayrı öneme haizdir. Ancak örnek olarak vermek gerekirse Hava Kuvvetlerinin harekât kabiliyetine direk etki eden ikinci personel zaafiyeti bakım personeli kaynaklıdır. Yedi seviyesi ve üzeri bir hat bakım personelinin yetiştirilmesi yıllar almaktadır ve şuanki yoksunluk ile uçakların uçurulması mümkün değildir. KHK listelerinde neden İSİM, RÜTBE ve SINIF belirttiklerini şimdi anladın mı? Orada dikkat edilmeyen ancak birilerinin sayısal olarak planladığı subay, astsubay kaç tane uçak bakım sınıfı personeli ihraç ettiklerine bakarsanız, konuyu daha net anlarsınız.
Bir diğer hassas konu NATO’dan çıkma hikayesi. Zannediyor musunuz ki bu rastgele ya da duygusal bir söylem. TSK’yı bitirmeyi planlayanlar yandaş ve paydaş medyada sözde gazeteci kılıklı bir takım zevata yazdırıp çizdiriyorlar ve diyorki bu NATO bize külfet, bu tamamıyle bir yalan ve yönlendirme. “NATO’dan çıkalım” söyleminin ilk etkisi başlangıçta belirttiğim LOJİSTİK bacağının kırılmasıdır. Silahlı Kuvvetlerin envanterini bilmeyenler için atıp tutmak kolay geliyor. Peki yarın Lojistik teminde problem yaşandığında ilk etkilenecek ve yerine koyulması imkansız olan şey nedir? Bunu bilmeyen ya da başka saiklerle dillendirmeyen bugünkü KOMUTA kademesinin TÜRK MİLLETİ’ne hizmet etmediği açıktır, peki soruyorum bunlar kime hizmet etmektedirler?
Silahlı Kuvvetlerde Silah Ailesi prensibi vardır, bu konu Harp Akademilerinde kurmay subaylara öğretilen birincil konular arasındadır. Bu kadar kurmay subayı ihraç edip, “ben istediğimi kurmay yaparım” dersen gider S400 alırsın, sorsalar söyleyecek söz bulamazsın, bir de marifet diye sağa sola cehaletini anlatırsın. Sonra Harekât Planı yapalım, eldeki hava savunma unsurlarını uygun konuşlandıralım deseler, hangi akılla bunları nereye koyarsın, Ankara’ya mı? Hangi komuta kontrol unsurunun altına verirsin, SARAY’a mı? Görülen o ki yarım akılla bunlara akıl erdiremeyen bir komuta heyeti var. Milletin milyonlarca lirasını keyiflerince havaya savuruyorlar, nasıl olsa hesap soran yok. Harp Okullarını, Astsubay Meslek Yüksek Okullarını, Askeri Liseleri kapatırlar, senin temin, yetiştirme adına attığın tüm adımları, elde ettiğin kazanımları yok ederler, bakarsın. Dindar nesil deyip ortaya çıkardıkları soytarılar yetmedi şimdi bir de askeri okullara bunları doldurdular, sen de onlardan medet umarsın. Dün Harbiyeliler yurtdışında sunum yapıyorlar, ödül alıyorlardı, şimdikiler internette veya gazetede bu haberi görseler ne yazdığını anlayamazlar.
Kuvvetlere geri dönen bazı arkadaşlarımız var. Bazılarının tek kaygısı para olsa da aralarında tanıdığım vatansever arkadaşlar var, haklarını teslim edeyim. Ancak şuanki düzeni kurgulayanlar onlara da fırsat vermiyor, vermeyecek. Sadece kendilerine işçi arıyorlar, fikir üreten, düşünen kafa istemiyorlar. Bunu anlamak istersen kimi nereye görevlendirmişler bakarsanız anlayabilirsiniz.
Son olarak Silahlı Kuvvetlerde tüm işler ekip çalışmasıdır. Hiçbir personel diğerinden daha az değerli değildir. Yapılan tasfiyelerle kuvvetlerin işeyişleri bozulmuş, elde edilen tüm kazanımlar sıfırlanmıştır. Yani Türk Silahlı Kuvvetlerinin ana kuvvet çarpanı olan PERSONEL yerine koyulamayacak şekilde tahrif edilmiştir. Yapanlar günü gelince hukuk önünde TÜRK MİLLETİ’ne hesap verecektir.