Kumpas ve Piyonların Savaşı
15 Temmuz Kumpasından hemen sonra ki kontrolsüz dönemde sosyal medyada binlerce askere ait isim listelerini yayınladılar. En son albay rütbesinde olan pek çok arkadaşım Üsteğmen ya da Yüzbaşı rütbesi ile yer alıyordu bu listelerde, yani sizin anlayacağınız listeler en az on/onbeş yıl geçmişe sahiptiler. Yani ucu 28 Şubata uzanan bu fişlemeler bin yıl süreceği söylenen bir döneme aittiler. Üzerinde farklı tipte el yazıları ve işaretler görülen bu listelerin elden ele birilerince dolaştırıldığı ve silah arkadaşı kavramının arkasına sığınan hainlerce tek tek insanların fişlenerek birilerine servis edildiği listelerdi bunlar. Doğrusu listeleri görünce çok da şaşırmamıştım, çünkü çalışkanlık ve başarılı olmak, dürüst ve ahlaklı davranmak ve onların yaptığı şekliyle o günkü siyasetçilere küfür etmemek fişlenme sebebiydi. Onlar kimin ne olduğu ile değil, ne olmadıkları ile yani insanların onlardan olup olmadığı ile ilgilenmişler, bu bizden değil dedikleri vatansever her askeri bu listeler marifeti ile fişlemişlerdi. Hiç unutmadığım dönemin başbakanı Erbakana ve onun genç ekibinde yer alan Gül ve Erdoğana ağza alınmayacak galiz küfürleri aleni savururlar ve sizden de bu çirkef korosuna dahil olmanızı isterlerdi. Yani kin ve nefretin sizi onlardan yapacağı ya da edep ve ahlakınızın sizi listelere sokacağı bir dönemdi. Ne acıdır ki ahlaklı davranıp küfür etmediğimiz insanlar bu fişlemeci Ergenekon ekibi ile bir olup binlerce vatanseveri görevlerinden uzaklaştırdılar ve onlara 15 Temmuz KUMPASINI kurarak bu millete en büyük ihaneti yaptılar. Acı ama gerçek.
Bilinen bir hikayedir, genç melik tebdili kıyafet Anadolunun biraz ötesine seyahat edecek, bir hana yerleşecek ve kısa sürede namını duyurarak şah ile satranç masasına oturacak ve kulağına küpe olacak bir tecrübe edinecektir. Bu coğrafyalarda yaygın bir oyundur satranç ve yüzyıllar boyunca oynanmış olmasından mütevellid mahir oyuncuları da çok olmuştur Acem Mülkünün.
Son zamanlarda medyada yapılan onca güzellemelere ve kol ağzında taşıdığı rütbelere aldanmadan söyleyebiliriz ki, kaybedilen bir piyondan öte bir şey değildir ergenekon için. Her daim yaptığı gibi payeler ve makamlar ile azdırdığı muhterisleri son damlasına kadar kullanmış ve işi bitmeye yakın yerine kullanma zamanı yenilenmiş piyonlar hazırlanmıştır, isimler değişecek ancak roller değişmeyecektir bu oyun masasında.
Taraflar masaya oturalı çok olmadı aslında. Bir süredir sessiz ve küçük manevralarla hareket etmeyi ve birbirlerine sahte gülücükler atarak zaman kazanmayı hedefleyen tarafların ortak bir özellikleri var: ikisi de birbirine kin ve nefretle dolu.
Taraflardan biri üç yüz yıldır bu coğrafyada meskun ve kendini gizleyip millete şirin görünmede mahir. Her müsibetten paylarına düşen bir günah ve üzerlerinde yitip giden binlerce masumun vebali var. Diğeri ise satranç tahtasında biraz acemi gibi görünse de ticarette üstlerine yok. Herşeyi alıp satıyorlar, din bile ellerinde satılık bir mal bu bezirganların. Yanlarında da acem mülkünden akıl hocaları, sıkışınca danışacak yol arkadaşları, paydaşları var.
Masadaki sessizlik bir süre önce bozuldu. Küçük bir hamle geldi beri taraftan, sessizce, derinden. Muhtemel bu piyonu bu kadar erken kaybetmek istemiyordu ergenekon tayfası ki hemen sesleri yükselmeye başladı hep bir ağızdan. Aslında işler bir süredir iyi gidiyordu. Uzun zamandır bu piyonun arkasına saklanıp tarihin en büyük FİŞLEMELERİNİ gizlemeyi başarmışlar, artık konuşulmaz hale getirmişlerdi. Ama bu son hamle ile bir anda tekrar gündeme geldi her zaman yapageldikleri.
Peki o zaman nedir bu fişlemeler ona bir bakalım. 15 Temmuz Kumpasından hemen sonra ki kontrolsüz dönemde sosyal medyada binlerce askere ait isim listelerini yayınladılar. En son albay rütbesinde olan pek çok arkadaşım Üsteğmen ya da Yüzbaşı rütbesi ile yer alıyordu bu listelerde, yani sizin anlayacağınız listeler en az on/onbeş yıl geçmişe sahiptiler. Yani ucu 28 Şubata uzanan bu fişlemeler bin yıl süreceği söylenen bir döneme aittiler. Üzerinde farklı tipte el yazıları ve işaretler görülen bu listelerin elden ele birilerince dolaştırıldığı ve silah arkadaşı kavramının arkasına sığınan hainlerce tek tek insanların fişlenerek birilerine servis edildiği listelerdi bunlar. Doğrusu listeleri görünce çok da şaşırmamıştım, çünkü çalışkanlık ve başarılı olmak, dürüst ve ahlaklı davranmak ve onların yaptığı şekliyle o günkü siyasetçilere küfür etmemek fişlenme sebebiydi. Onlar kimin ne olduğu ile değil, ne olmadıkları ile yani insanların onlardan olup olmadığı ile ilgilenmişler, bu bizden değil dedikleri vatansever her askeri bu listeler marifeti ile fişlemişlerdi. Hiç unutmadığım dönemin başbakanı Erbakana ve onun genç ekibinde yer alan Gül ve Erdoğana ağza alınmayacak galiz küfürleri aleni savururlar ve sizden de bu çirkef korosuna dahil olmanızı isterlerdi. Yani kin ve nefretin sizi onlardan yapacağı ya da edep ve ahlakınızın sizi listelere sokacağı bir dönemdi. Ne acıdır ki ahlaklı davranıp küfür etmediğimiz insanlar bu fişlemeci Ergenekon ekibi ile bir olup binlerce vatanseveri görevlerinden uzaklaştırdılar ve onlara 15 Temmuz KUMPASINI kurarak bu millete en büyük ihaneti yaptılar. Acı ama gerçek.
Evet iki tarafın satranç tahtasındaki hamleleri artık hızlanmaya başladı. Her iki tarafın da ortak özelliğinin kin ve nefret duyguları olduğunu söylemiştik. Birbirlerini bir kaşık suda boğacak bu iki tarafın da artık sahte gülücüklerle birbirlerini yokladıkları dönemin sonuna gelmiş bulunuyoruz. Bundan sonra farklı hamlelerle karşılaşacak, kale, at ya da vezir zannettiklerinizin nasıl birer piyon olarak harcandıklarını hep beraber göreceğiz.
Belki şimdi şunu merak ediyorsunuz, peki ya ŞAH? Acaba kim ve mat olacak mı? Bunlarda mertlik olsa cevabı hikayede bulurduk ama ne genç melik Yavuz Sultan Selim ayarında bir adam ne de ŞAH İsmail hakperestliğinde bir rakip var. Bunların ki mızıkçı çocukların kavgalı oyunu, yani oyun bitmeden masa devrilir.