Adil Yargının Ölümü: Semih Terzi ve Özel Kuvvetler Timi Dosyası…
GİRİŞ
15 Temmuz olayları ile ilgili olarak Türkiye’de gücü temsil edenlerin ve onların destekçilerinin görüşü, 15 Temmuz’un hükümeti devirmek için yapılan bir darbe girişimi olduğu yönündedir. Ancak Türkiye dışında, gelişmiş ülkelerin istihbarat örgütleri ve yetkililerinin kanaati, “TEK ADAM” sistemini kurmak için Erdoğan ile ortaklarının plan ve kontrolünde yürütülen bir operasyon olduğudur.
Tarihte birçok örneğine rastlayabileceğimiz bu tür operasyonların ortak noktası, milli ve manevi duyguları istismar etme, algı yönetimiyle halka inanmak istedikleri bir kahramanlık hikâyesi vermektir. Hatta algı yönetimi o kadar pervasızlaşmıştır ki, 15 Temmuz olaylarıyla Çanakkale Savaşı’nın kıyaslanmasına bile cüret edilmiştir.
Bu operasyonların olmazsa olmazlarından birisi de, bir kahraman ve bir hain tespit ederek bu isimlerin algı çalışmasında araç olarak kullanılmasıdır. İşte tam bu noktada, Ömer Halisdemir’in 15 Temmuz’un sembolü ve kahramanı haline getirildiğini, Semih Terzi ve Özel Kuvvetler timinin ise hain olarak kamuoyuna sunulduğunu söyleyebiliriz. Bu konuda önemli ölçüde başarı sağlandığını ve algı çalışmasının toplumda karşılık bulduğunu kabul etmek gerekir. Ömer Halisdemir, düşmana ilk kurşunu atan Hasan Tahsinlerle ve Sütçü İmamlarla kıyaslanmış, ismi hizmet sunan kamu kurumlarına verilmiş, resimleri taksi ve minibüslerin arkasını süslemiş, klavye milliyetçilerinin profil fotoğrafı olmuş ve hatta hatırası hiçe sayılarak adı bir dönerciye bile verilmiştir.
Buna karşılık, olayın sis perdesi henüz kalkmamışken Semih Terzi ve Özel Kuvvetler timi hain olarak lanse edilmiş, medya üzerlerinde acımasızca tepinmiş, bu konuda “acaba” demeye cüret eden herkes hain kabul edilmiş ve mağduriyetler adeta zirve yapmıştır. Öyle ki, muhtemelen Nazire Terzi tek başına, bir gece vakti ve meçhul bir yere eşini defnetmek zorunda kalmış, ayrıca sadece Semih Terzi’nin eşi olduğu için 18 yıla yakın hapis cezası almıştır. Diyarbakır’da günlük faaliyetlerini icra eden Özel Kuvvetler timinin bir kısmı ise Diyarbakır’dan çıktıkları yolculuğun müebbet hapisle sonuçlanacağını hayal bile edememiştir.
Bu çalışmamızda kamuoyuna mâl olmuş, algı yönetimiyle üzerine sis çökmüş ve birçok mağduriyet ve hukuksuzluk olduğuna kalben inandığımız bir dosyanın kapağını kaldırıyor ve aşağıdaki soruların cevabını arıyoruz;
- Yargılamanın ortasında davanın hâkimi neden değiştirildi?
- Semih Terzi’nin telefonuna sahte iletişim kayıtları mı yüklendi?
- Otopsi raporları şüphe mi içeriyor? Yasaya rağmen neden otopsi görüntüleri alınmadı?
- Halisdemir ’in ölümüne yol açan kurşunun hangi silahtan çıktığına dair balistik raporları neden dosyada yok?
- Polis refakatinde Diyarbakır Havaalanına giden ve 15 gün boyunca ÖKK karargâhının güvenliğini sağlayan özel Kuvvetler timi nasıl darbeci oldu?
- Semih Terzi darbe maksadıyla herhangi bir kanunsuz emir verdi mi? 15 Temmuzda Zekai Aksakallı’nın mı yoksa Semih Terzi’nin mi emirleri kanunsuzdu?
- Mahkeme işkence ile elde edilen delilleri mi kullandı?
- Ömer Halisdemir Semih Terzi’nin infazı için nasıl ikna edildi? Kirli hesapları olan bazı kişiler Ömer Halisdemir’i kullandı mı?
- Gelen her yazılı emri Zekai Aksakallı bilgisine sunan karargâh personeli nasıl darbeci ilan edildi?
- Özel kuvvetler timi nasıl seçildi? Semih Terzi güvendiği adamlardan özel bir seçim mi yaptı?
- Semih Terzi’nin sıkıyönetim emriyle Özel Kuvvetler Komutanı olarak atandığı yalanı neden söyleniyor?
- Zekai Aksakallı açık duruşmadan, sanıklar ve müdafilerle yüzleşmekten nasıl kaçırıldı?
Bu sorular ve benzeri birçok sorunun cevabını bulabileceğiniz bu çalışma da gerçeğin peşinde koşmaya çalıştık. ”Tüm bildiklerinizi unutun” gibi iddialı cümleler kurmuyoruz. Ancak hukuki değerlendirme kapsamında, kendimizden emin bir şekilde şunu söyleyebiliriz ki, kabul görmüş evrensel hukuk ilkeleri karşısında, ilk derece mahkemesince yapılan yargılama ve yayınlanan gerekçeli kararın layık olduğu yer tarihin çöplüğü olacaktır.
