15 Temmuz Arka Planı-1: 14 Temmuz’da Hava Kuvvetleri Komutanının uçağı Dalaman’daydı…
TUAF 009 çağrı adlı ve 005 kuyruk numaralı Cessna 650 (diğer adıyla Citation VII) askeri VIP uçağı 14 Temmuzda 11.55 civarı Ankara‟dan kalktı ve 12.49’da Dalaman’a indi. Türk Silahlı Kuvvetleri’nde sadece Kara, Hava ve Deniz Kuvvetleri Komutanları ile Jandarma Genel Komutanı tarafından kullanılan bu uçakta Milli Savunma Bakanı Fikri Işık vardı.
Işık, Erdoğan’ın YAŞ ile ilgili bir değerlendirme yapmak üzere kendisini Marmaris’e çağırdığını söyledi.
Hava Kuvvetleri Komutanının uçağı Dalamanda yaklaşık dört buçuk saat kaldıktan sonra 17.25 gibi kalkış yaptı ve 18.20 civarında Kocaeli Cengiz Topel Havalimanına ulaştı.
Bir Bakanın Citation VII’yi tercih etmesi çok ilginç. Normalde Bakanlar TSK VIP uçaklarını kullanmazlar. Başbakanlık envanterinde Bakanların kullandığı birçok VIP uçağı var. Üstelik Citation VII içi çok dar ve basık bir uçak. Genelkurmay Başkanı dahi bu uçağı kullanmaz. TSK envanterindeki çok daha konforlu GULF IV ve GULF 550 uçaklarını kullanır.
Işık Erdoğan’la 15 Temmuz’dan bir gün önce dört saat ne konuştu? Yanlarında kim vardı?
14 Temmuz günü Ankara‟da mesaide olan Abidin Ünal ertesi sabah CN-235 CASA tipi uçakla İstanbul‟a uçtu (15 Temmuz gecesi Akıncı’ya da kendi emrindeki bu uçakla geçti). 14 Temmuz’da Kara Kuvvetleri Komutanı Ankara dışında birlik gezisindeydi. Deniz Kuvvetleri Komutanı 15 Temmuz sabahı Ankara’dan İstanbul’a geçti. Jandarma Genel Komutanı ise Ankara’dan ayrılmadı.
Serkan Yazıcı’nın Meclis Komisyonuna verdiği ifadeye göre, Erdoğan 11-15 Temmuz zaman diliminde sadece bu uçağın Dalaman’a geldiği 14 Temmuz’da villadan ayrıldı, helikopterle Okluk Koyundaki Devlet Konuk Evine gitti ve incelemelerde bulundu;
“14 Temmuz günü Okluk’a gideceği söylendi. Bana tekrar “Helikopteri hazırla, Okluk’a bir gidilecek, Cumhurbaşkanı bir Okluk’u kontrol edecek.” diye söylediler. “Ben de gelecek miyim?” dedim. “Sen de geleceksin.” dediler. Benim ilk Cumhurbaşkanını görüşüm 14 Temmuzdur. 14 Temmuz’da biz Okluk‟a gittik ve Okluk’ta bazı incelemeler oldu.“
Erdoğan’ın, Işık ve yanındaki kişi/kişilerle gizlice görüşmesi için Marmaris civarındaki en uygun mekân, Erdoğan’ın 10 Temmuz’dan itibaren çevresini boşalttığı Devlet Konuk Evi olsa gerek.
Aynı gün Enerji Bakanı Berat Albayrak da Ankara’dan havayolu uçağıyla Dalaman’a geldi ve Erdoğan’ın yanına geçti. Albayrak’ın da bu görüşmede bulunmuş olma olasılığı yüksek.
14 Temmuz’da Dalaman’da ortaya çıkan Havacı Korgeneral
Hava Kuvvetleri Değerlendirme ve Denetleme Başkanı Korgeneral Yılmaz Özkaya, Fikri Işık’ın geldiği gün, 14 Temmuz’da Dalaman’da ortaya çıktı. Dalaman Havaalanı Emniyet Müdür Yardımcısı Ömer Zeren’in Meclis Araştırma Komisyonuna verdiği ifade Özkaya’nın durumunu ortaya koyuyor:
“Bir korgeneral -daha hâlâ soruşturma yürütüldüğü için söylemiyorum- bir astsubay koğuşunda bir gün önceden kalıyor, şu anda mevcut görevde. Bunun da dinlenmesi gerekiyor. Özkaya Paşa‟nın da özellikle dinlenmesi gerekiyor; onu da söylemek istiyorum burada. Yani bir gün önce oradasınız, o da vakıf olmuştur bazı olaylara. Astsubay koğuşunda kalmış orada, misafirhanesinde; dinlenmesini özellikle istiyorum. Dalaman Hava Üssü’nde, bir gün önce de orada, orada kalıyor…”
Özkaya önceden Marmaris’e geldi ve tatilini geçirmek bahanesiyle yakındaki Aksaz Özel Eğitim Merkez Komutanlığı Tesislerine (askeri tatil tesisleri) yerleşti. Orgeneral Abidin Ünal’ın da katıldığı, 15 Temmuz akşamı İstanbul’da Moda Deniz Kulübünde yapılan Havacıların iki numaralı komutanı Korgeneral Mehmet ġanver’in kızının düğününe o da davetliydi. Bir havacı korgeneralin, üstelik ikili ilişkileri çok iyi olduğu halde, Hava Kuvvetlerinin iki numarasının düğününe katılmaması için iki elinin kanda olması gerek.
Erdoğan gibi Özkaya da 14 Temmuz’da bulunduğu yerden ayrıldı. O akşam Özel Eğitim Merkezine dönmedi ve Hava Kuvvetlerinin Dalaman Meydan Komutanlığındaki Astsubay Misafirhanesine yerleşti.
İstanbul’daki düğüne gelemeyeceğini Düğün sahibi Korgeneral Mehmet Şanver’e önceden bildiren Orgeneral Akın Öztürk düğüne katılmadığı için yandaş medya tarafından defalarca sorgulandı ve hatta linç edildi. Özkaya’nın son derece garip durumu ise görmezden gelindi.
Bir korgeneralin Astsubay Misafirhanesine yerleşmesi TSK’da rastlanmayan bir durum. Özkaya, ertesi gün duruma buradan müdahale etti.
Özkaya askeri tatil tesisinden ayrıldığı gün Fikri Işık da oradaydı ve villadan ilk kez ayrılan Erdoğan ile görüştü. Özkaya bu görüşmeye katıldı mı? Veya Işık ile görüştü mü?
Abidin Ünal’ın bilgisi olmadan Özkaya’nın bütün bunları yapması mümkün değil. Ünal’ın Özkaya’ya verdiği görev neydi?
15 Temmuz’dan sonra, normalde terfi ihtimali yokken, herhalde Erdoğan için yaptıklarından dolayı Tuğgeneralliğe terfi ettirilen ve o akşam olaylar başlamadan Özkaya ile bir araya gelerek gece boyunca birlikte hareket eden Dalaman Hava Meydan Komutanı Murat Selçuk Çol, 15 Temmuz’da neler yaşadıklarını Marmaris’teki mahkemede tanık sıfatıyla anlattı;
Çol, 15 Temmuz akşamı özel ziyaret için bölgede bulunan Korgeneral Yılmaz Özkaya ile birlikte kahve içmeye gittikleri sırada Özkaya’nın kızının telefonla aradığını ve “Baba, arkadaşlarımdan mesajlar geliyor. Ankara’nın üzerinde uçaklar uçtuğunu söylüyorlar. Bir sıkıntı var.” dediğini aktaran Çol, bunun üzerine Özkaya’nın, “Garip bir durum var.” diyerek, bazı yerleri telefonla aradığını ama ulaşamadığını kaydetti.
Garip şeyler olduğunu hissederek askeri üsse gitmeye karar verdiklerini anlatan Çol şu şekilde devam etti;
“Üsse giderken yolda telefonla eski Dalaman Deniz Hava Üs Komutanı Albay Cenk Bahadır Avcı aradı. ‘Özel bir durum var, mutlaka görüşmemiz lazım. Komutanım yüz yüze görüşmemiz gerekiyor. Yönetime el konulduğu söyleniyor.’ dedi. Bunun üzerine Korgeneral Özkaya, Avcı’yı çağırmamı istedi.”
Avcı’nın, biri Genelkurmay Başkanlığından diğeri Deniz Kuvvetleri Komutanlığından gönderilen, yönetime el konulduğuna dair iki mesajla geldiğini ifade eden Çol, mesajların yazılı olduğu kâğıtları inceleyen Özkaya’nın kâğıtları yere fırlatarak böyle bir girişimin yanlış olduğunu, yukarıdan emir almadan hiçbir şey yapmamaları uyarısında bulunduğunu anlattı;
“Cenk Bahadır Avcı, elinde bir listeyle ve yazıyla (darbe mesajları) odamıza geldi. Korgeneral Yılmaz Özkaya, isimleri gördükten sonra böyle bir imzayla bunun olamayacağını, olsa olsa fake (sahte) olabileceğini söyledi. Yukarıdan emir almadan herhangi bir şey yapılmamasını söyledi. Biz de o andan sonra ne yapacağımızı konuştuk. Havada hiçbir uçak helikopter gibi araçlarının olmaması gerektiğini biliyoruz. Uçuş yasağının kaldırıldığına dair emir almadık. (bu ifade doğru değil, Akar uçuş yasağını kısmen kaldırmıştı) Havada hiçbir unsurun kalmaması lazımdı.
Acil müdahale uçaklarından birisi Dalaman’dadır. Biz o uçaklardan birisinin önünü kapattık. (Ne Çol’un ne de Özkaya’nın böyle bir yetkisi yok, çünkü o uçaklar hava sahasını korumak için Eskişehir’de gece boyunca girişime karşı hareket eden Birleştirilmiş Harekât Merkezinin emrinde nöbet tutuyordu) O gece valimizle, savcımızla bağlantı halindeydik.”
Çol’un anlattıkları inanılır gibi değil.
Özkaya’nın bazı yerleri arayarak görüşemediğini söylüyor. Aranıpta nedense ulaşılamayanlar öncelikle Abidin Ünal ve Mehmet Şanver olmalı. Onlar da o saatte serbest şekilde düğündeler.
Özkaya’nın, kimseyle konuşamadan, darbe mesajlarına jet hızıyla fake (sahte) teşhisi koyması çok ilginç!
Yukarıdan emir almadan hiçbir şey yapmamak gerekir diyen Özkaya, o akşam Marmaris’te olacaklara %100 hâkim olduğunu gösterir şekilde, helikopter düşürme de dâhil, çok radikal emirler verebildi!
Çol (Marmaris’e Erdoğan’ı almak için gelen ve yakıt ikmali için Dalaman’a inen helikopterler konusunda) teşhis tanımanın net olarak yapılamaması nedeniyle Korgeneral Yılmaz Özkaya tarafından helikopterlerden ateş açılması durumunda ateşle karşılık verilmesi konusunda gerekli tedbirlerin alınması emri verildiğini söyledi. Dalaman Deniz Hava Üs Komutanlığında görev yapan tanık Savaş Cenik de aynı mahkemedeki ifadesinde Özkaya’nın olaylar esnasındaki rolünü anlattı;
“O arada ben oradaki durumu bizim komutana anlatmak için Savaş Hareket Merkezine döndüm. Bu sırada helikopter (Erdoğan’ı almak için gelen TSK timinin yakıt almak için Dalaman meydanına inen helikopteri) 10 dakika içinde hareket etti. Ben Savaş Hareket Merkezine döndüğümde Komutanımız Murat Çol Albay, Hava Kuvvetleri Değerlendirme ve Denetleme Başkanı Korgeneral Yılmaz Özkaya ile birlikteydi. Yılmaz Komutanımız da kesinlikle helikopterlere yakıt ikmali yapılmaması talimatını verdi. O sırada zaten helikopter kalkmıştı.”
15 Temmuz gecesi Marmaris’e gelen TSK timinin helikopterlerinden birini uçuran Pilot Yarbay Davut Uçum mahkemede Özkaya ile ilgili ilginç açıklamalarda bulundu;
“Dalaman Hava Meydan Komutanlığı’nda bulunan Korgeneral Yılmaz Özkaya saat 04.30 sıralarında Marmaris’teki helikopterlerin vurulması için F-16’lara talimat verdi. Özkaya’nın direk emir verme yetkisi olmadığından, F-16’lar yazılı emir isteyerek önce kalkmıyor. Bunun üzerine hangara giden Özkaya tekrar emir veriyor. Ancak, pilotlar yazılı emirde ısrar ederek kalkmıyor. Daha sonra Özkaya, Eskişehir Birleşik Hava Harekât Merkezi’ni (BHHM) arıyor. Çünkü bu uçaklar BHHM’nin izniyle kalkabiliyor. BHHM’nin devreye girmesiyle, uçaklara kalkış izni veriliyor. Ancak, bu sırada saat 05.30 olduğu için biz Muğla’dan ayrılmıştık, düşürülmedik. Kahraman olmak isteyen birileri var. Birileri bu helikopterleri, bu timi öldürmek istedi, vuramadılar. İlahi bir yardım, bunu başka türlü açıklayamam. Yaşadıklarımı kronolojiye koyuyorum başka bir açıklaması yok.”
Dalaman Meydanı o akşam İstanbul’da yapılan düğünün sahibi Muharip Hava Kuvveti Komutanı Korgeneral Mehmet Şanver’e bağlı. Hava Kuvvetleri Değerlendirme ve Denetleme Başkanı Korgeneral Yılmaz Özkaya’nın Dalaman Hava Meydan Komutanı, Muğla Valisi veya Savcısı ile emir komuta ilişkisi veya koordinasyon yetkisi yok. Dalaman’daki diğer askeri birlikler üzerinde de herhangi bir yetkisi yok.
Yukarıdaki ifadeler, Özkaya’nın olaylar başlamadan önce Erdoğan’ın ekibi ile birlikte kapsamlı bir koordinasyon ve planlama yaptığını, Başbakan’a ait olan uçak düşürme yetkisini çekinmeden ve kimseye sorma gereği duymadan kullandığını ve Erdoğan’ı almaya gelen TSK timindekileri öldürtmek için önceden hazırlık yaptığını gösteriyor.
Özkaya’nın bütün bunları Abidin Ünal, Fikri Işık, Başbakan ve Erdoğan’ın önceden bilgisi ve onayı olmadan kendiliğinden yapması mümkün değil!