Yazı Serisi: YAŞ Kararları -III
2019 Yüksek Askerî Şûra (YAŞ) Kararları Nasıl Alındı?
Şahsen benim, küçük bir camia olan Deniz Kuvvetlerinde bu yıl terfi alan ve emekliye sevk edilen subayların büyük çoğunluğu ile yolum bir şekilde kesişmiştir. Birçoğu ile de kişisel hukukum olmuştur. En azından bir zamanlar öyleydi. Örneğin Ahmet Cevdet Kaplan ve Nihat Baran sınıf arkadaşlarımdır. Tümamiral Aydın Şirin, Tümamiral Yankı Bağcıoğlu ve Tuğamiral Cemalettin BOZDAĞ yakın işbirliği içerinde çalıştım, Tuğamiraller Önder Çelebi, Şafak Duruer, Berker Emre Tok ve daha birçoğu ise Silahlı Kuvvetler/Harp Akademileri eğitimi sırasında veya farklı görevler münasebetiyle yollarım kesişmiştir. Önceki yazılarımda terfi ve emekliğe sevk edilenlerle meslek hayatım sırasındaki tecrübelerimi aktardığımdan bu konuyu oraya havale ediyorum.
Deniz Kuvvetlerinden Balyoz hükümlüsü 5 isim 2019 YAŞ’ında emekli edilmiştir. Yaygara da işte tam bu noktada kopartılıyor. Fakat Albay rütbesinden Tuğamiralliğe terfi eden yeni 5 isim de Balyoz’dan yargılanmıştır. Hatta, emekli edilen tek Tümamiral Hasan Nihat Doğan’ın yerine Tuğamirallikten Tümamiral rütbesine terfi eden tek isim olan Yankı Bağcıoğlu “Kendileri gibi Balyoz, Askeri Casusluk ve Fuhuş davalarından yargılanmalarına sebep olanların hepsini bir meydanda toplayarak SAT/SAS arkadaşlarına kurşuna dizdireceklerini” söyleyecek boyutta Balyozcuların en radikal isimlerden biridir. Hava Kuvvetlerine gelince Tümgeneral rütbesine terfi ettirilen 5 isim de Balyoz davasından yargılanmıştır. Kara Kuvvetlerinde durum biraz farklı görünmektedir. Deniz ve Hava Kuvvetlerinde subay alımlarında ciddi özen gösterildiğinden cemaatçi subayların varlığı yok denecek kadar azdır. Kara Kuvvetleri çok büyük camia olması itibarıyla gözden kaçanların sayısı nispeten fazla olabilir. Nitekim Kara Kuvvetlerinde terfi eden isimler arasında Kurdoğlu ve Menzil tarikatı üyeleri de göze çarpmaktadır.
Eldeki seçeneklerin hükümet lehine kısıtlı olması nedeniyle; Ergenekon’un Deniz ve Hava Kuvvetlerine yönelik alınan YAŞ Kararlarında etkili olduğunu söyleyebiliriz. Kara Kuvvetlerindeki terfilerde Ergenekon-Balyoz etkisi kısıtlı durmaktadır. Hükümet buradaki terfilerle TSK’daki güç dengesini sağlamaya çalıştığı anlaşılıyor. Terfi eden kişilere bakıldığında özellikle Kara Kuvvetleri olmak üzere tüm terfilerde MSB Hulusi AKAR’ın etkili olduğunu ifade etmek yanlış olmayacaktır.
Deniz Kuvvetlerindeki terfiler için ilave bir parantez açacak olursak; her ne kadar Ergenekon’un etkisi görülse de hükümetin Kuvvetteki ayağı Kurmay Başkanı kadrosunda bulunan Tümamiral Cihat Yaycı’nın bu terfiler de önemli rol oynadığı gözden kaçmıyor.
- Cihat Yaycı’nın gelecekte kendisine tek rakip olarak gördüğü aynı rütbedeki Ergenekon’un önemli isimlerinden Fırkateynci Hasan Nihat Doğan tasfiye edilmiştir. Süresi uzatılan Tümamiral Aydın ŞİRİN önceki görev yerleri ve her istenene evet diyebilecek karakteri itibarıyla hiçbir zaman Yaycı’ya rakip olamayacağından, aksine istenenleri yerine getirebilecek olması nedeniyle, görev süresi uzatılmıştır. Kendisinin şahsi isteğiyle emekliliğe ayrılmaması bana göre şaşırtıcıdır.
- Terfi ettirilmemeleri nedeniyle isimlerine medyada geniş yer verilen Balyoz hükümlüsü 5 tuğamiralden sınıf arkadaşı Bülent Olcay, Cemalettin BOZDAĞ, Önder Çelebi ve Şafak DURUER, Berker Emre Tok gerek yaşadıkları tutukluluk sürecinden dolayı suçladıkları gerekse temsil ettikleri rakip fraksiyonlar nedeniyle 3 yıldır sürekli gerginlik yaşadıkları Cihat Yaycı’dan nefret etmektedirler. Bu subaylar 17/25 Aralık yolsuzluk soruşturmaları öncesinde Erdoğan’a muhalifken, sonrasında Erdoğan’a methiyeler dizmeye başladığı dikkatlerden kaçmadı. Ancak, medyanın da büyük çabasıyla halk nezdinde oluşturulan Balyozculardan başka kahraman yokmuş algısına aldanarak gücün kendilerine tekrar rücu ettiğine o denli inanmışlardı ki, 15 Temmuz sonrasında tekrardan Erdoğan aleyhine açıktan ağır eleştiriler getirmeye başladılar. Cihat Yaycı 15 Temmuz sonrasında sürekli ciddi sorun yaşadığı, asi ve vazgeçilmez oldukları düşüncesine sahip karakterleri itibarıyla kontrolleri zor olan bu subayları; hükümete karşı söylemleriyle fişleyerek YAŞ Kararlarında kolaylıkla tasfiye ettirmiştir. Emekli edilen diğer iki isim ise zaten sınıftan (yani kurmay olmayan) amiral olmaları nedeniyle, kendilerinden hoşlanmayan Cihat için oldukça kolay lokma olmuşlardır. Medyada söylenenlerin aksine, Cihat Yaycı bu hamlelerini yaparken Balyozcularla sorunlu durumu bilinen MSB Hulusi Akar’ın da desteğini almıştır. Hulusi Akar medyada çok fazla gündem olması ve Erdoğan dahil gereğinden fazla siyasilerle irtibatta olması nedeniyle Cihat Yaycı’yı sevmese de kendisiyle ortak paydada buluşmaktadır.
Bana göre Türkiye’nin gündeminde Doğu Akdeniz varken, TSK’da bu alanda en tecrübeli ve bilgili biri olan Bülent Olcay’ın emekliliği ne olursa olsun oldukça manalı gelmektedir. Detaylarına serinin dördüncü bölümü olan “YAŞ Kararlarının uluslararası gelişmeler açısından önemi” başlığı altında ifade edeceğim.
Peki o zaman neden çok radikal ve Cihat Yaycı’yı günahı kadar sevmeyen Tuğamiral Yankı Bağcıoğlu Tümamiral rütbesine terfi etmiştir? Yankı Bağcıoğlu çok kritik bir isim olduğunu söyleyebiliriz. Kendisinin terfisinde birden fazla etken rol oynamıştır. Bu sorunun iki farklı cevabı var. Birincisi, Tümamiral Hasan Nihat Doğan emekli edilince bu kadroya Bağcıoğlu’ndan başka gelebilecek uygun rütbede subay bulunmamasıdır. Diğer taraftan amirallerin ve kurmay subayların %90’ı tasfiye edilmesi nedeniyle; Deniz Kuvvetlerinde harekât konusunda bilgisi olan subay kalmamıştır. İşte bu noktada 2 yıl Harekât Şube Müdürlüğü ve 3 yıl Harekât Başkanlığı yapmış Yankı Bağcıoğlu’nun terfisi kaçınılmaz olmuştur. Zaten 3 yıl kıdem farkı olması nedeniyle Cihat Yaycı’ya rakip olabilecek durumda da değildir. Onun da sırası gelince tasfiyesi için planlama yapıldığına emin olabilirsiniz.
Diğer taraftan Ergenekon grubunun en önemli ismidir. Yankı Bağcıoğlu da şu anda rakipsiz olarak ilerlemektedir. İşte burada Perinçek ekibinin Deniz Kuvvetlerindeki terfilerden neden memnun olduğunu anlayabiliriz. Balyoz hükümlüsü emekliğe sevk edilen subaylar artık Ergenekon’un altın çocuğu Yankı Bağcıoğlu’na engel olamayacak olması ve rakipsiz ilerlemesi memnuniyetle karşılanmaktadır. Terfi eden yeni Balyoz hükümlüsü subaylar da ileride Yankı Bağcıoğlu ile çalışabilecek karakterdedir.
Buraya kadar yazdıklarımda Deniz Kuvvetleri Komutanı Adnan Özbal’dan hiç bahsetmediğimi fark etmiş olmalısınız. Nedenine gelince; 2017 yılında 2 oramiral ve 3 koramiral aynı anda emekli edildiğini ve kendisinin hükümet tarafından etkisiz kişiliği baz alınarak Deniz Kuvvetleri Komutanı yapıldığını hatırlarsınız. Nitekim kendisi de 2019 YAŞ’ında emekli edilenlerin neden emekli edildiğinden habersiz olduğunu itiraf etmiştir. Aslında Adnan Özbal’ın bu terfisinde Ergenekon’un onayı gözükse de etkisiz kalması kaçınılmazdı.
Gündeme bomba gibi düşürülen Cihat Yaycı’nın terfi alamaması:
- Halihazırda tek koramiral kadrosu Donanma Komutanıdır. Donanma Komutanı Koramiral Ercüment Tatlıoğlu’nun seneye Kuvvet Komutanı olmasıyla bu kadro boşalacaktır. Dolayısıyla görev yapacağı Koramiral kadrosu bulunmadığından Cihat Yaycı doğal olarak terfi alamamıştır. Kendisi için bir istisna yapılarak Koramiral yapılmak istense dahi, şu an Kuvvet Komutanı Oramiral Adnan Özbal’ın sadece görüntüden ibaret olduğu Karargahtaki etkinliğini hiçbir yerde bulamayacağı ve gözlerden ırak kalacağı düşüncesiyle; Koramiral rütbesine tayin olmak istemeyecektir. Bundan dolayı, 2 yıldır Kurmay Başkanı olan Cihat Yaycı’nın teamüllere göre Saha Komutanı olarak atanması gerekirken, bunun olmayacağı büyük bir olasılıktır.
- Siyasetteki ve medyadaki irtibatta olduğu kişileri kullanan Cihat Yaycı, sanki terfi ettirilmemiş görüntüsü oluşturarak, Balyozcuların “Şahin” grubu olarak bilinen 5 Tuğamiral ve 1 Tümamiralin emekliliğindeki rolünü örtmeye çalışmıştır. Yani “Bakın ben de terfi etmedim. Etkili olabilseydim kendimi terfi ettirirdim. Tasfiye ile benim ilgim yok” mesajı vermek istemiştir. Böylece mağduru bile oynayabilmiştir.
- Karakterleri itibarıyla kontrol altına alabileceği yine Balyozcu 5 albayın Tuğamiralliğe, terfi etmelerini sağlayarak; Balyozcu camiaya “yine bakın onlar terfi etti, ben edemedim” mesajı vermiştir. Bu iddiasını, yukarıda detaylandırdığım günahı kadar bile sevmediği hatta tasfiye etmek için kendisini Bylock listesine koydurmaya bile çalıştığı, fakat özel konumu nedeniyle terfisine engel olamadığı Tuğamiral Yankı Bağcıoğlu’nun Tümamiral yapılmasını da ekleyerek zenginleştirmiştir. Bu konuda Cihat’ın tesellisi Yankı Bağcıoğlu’nun terfi alması nedeniyle Karargâhtan uzak rütbesine uygun başka birliğe atanacak olmasıdır.
- Ayrıca, sanki bu ülkenin Deniz Kuvvetleri, Genelkurmay Başkanı yokmuş gibi Ege ve Doğu Akdeniz konusunda sadece ilgisiz görevdeki Kurmay Başkanı Cihat Yaycı medyada tek başına öne çıksa da bu konunun mutfağında Plan ve Prensipler Başkanı Tuğamiral Bülent Olcay bulunmaktadır. Bu yönüyle kendisinden daha tecrübeli ve bilgili Tuğamiral Bülent Olcay’ı tasfiye ederek; bu süreçte tek isim olarak etkin olmayı hedeflediği görülmektedir.
- Diğer taraftan Deniz Kuvvetlerinin şekillenmesinde en etkin görevdeki Balyoz hükümlüsü Tuğamiral Şafak Duruer nedeniyle istediklerini tam olarak gerçekleştiremeyen Cihat Yaycı, kendisine hükümet adına Kuvvetin yeniden dizaynı için tam bir hareket serbestisine kavuşmuştur. Seneye tayin olarak gitmesi öncesinde 1 yıl süresince Deniz Kuvvetlerinin yeniden şekillendirilmesinde etkin rol alacaktır.
Ergenekon Cihat Yaycı’yı belli bir süre daha kullanmaya devam etmek istemektedir. Çünkü askeri öğrenciler dahil atılan 40 bin askere ilave olarak, fişledikleri 30 bin askerin daha TSK’dan atılmasında Deniz Kuvvetleri ayağında Yaycı’yı kullanmaya devam etmek istemeleri oldukça mantıklı görünüyor. Zira gelecekte çok büyük hukuki bağlayıcılığı olacak insan hakları ihlalini kimsenin kolay kolay üstlenmesi beklenemez.
Cihat Yaycı artık yarattığı çiftliğinde çöpsüz üzüm yetiştirmeğe başlama fırsatını yakaladığını söyleyebilirim. Bundan sonraki düşüncesi ise 2020 yılında Koramiral ve 2023 yılında Deniz Kuvvetleri Komutanı ve sonrasında ise “ortalıkta dillendirdiği Denizci ilk Genelkurmay Başkanı” olmaktır.” Kim bilir Hulusi Akar’ın Milli Savunma Bakanı olması Cihat’ın hayallerini daha da büyütmüştür.
Medya da sadece YAŞ’ta alınan general ve amiral terfi kararları ile ilgili yorumlar yapılırken, bence TSK’nın geleceği şekillendirilmesi açısından bundan daha da önemli olan; daha yeni albayların dahi “kadrosuzluk” nedeniyle emekli, daha doğrusu tasfiye edilmesidir. Benim sınıf arkadaşlarımın da olduğu şahin denebilecek alt rütbelerdeki Ergenekon-Balyoz grubunun hükümet eliyle tasfiyesi çok şey ifade ediyor.
Seneye Odatv’nin yine yaygara koparacağı konusunda sizi temin edebilirim. Çünkü asıl tasfiyeler 2020 ve 2021 yıllarında gerçekleşecektir. Ama Ergenekon grubunun da boş durmadığını serinin son bölümünde değineceğim “YAŞ Kararlarının Suriye ve Doğu Akdeniz’deki gelişmelere etkisi” başlığı altında ele alacağım.