Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100’ncü yıl dönemine yaklaşırken, kurucusu ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün belirlediği kuruluş değerlerini alt üst eden 15 Temmuz ve sonrası süreci acı bir şekilde tecrübe ettik. Bu sürece kurban giden 251’i vatandaş toplam 300’e yakın şehit ve 2193’i sivil toplam 2259 gaziye ilave olarak, bir milyonu aşkın kişi süreçten etkilenmiştir.
Herhangi bir hukuki prosedür işletilmeden 140 bin civarında kişi mesleklerinden ihraç edilerek aş ve işsiz, sağlık güvencesinden mahrum bir şekilde ve toplumda ailecek terörist damgasıyla izole edilerek hayat güvenceleri ellerinden alınmıştır. Bu karanlık süreçten zorunlu vatani görevini yapan erler ve devlete emanet edilen 14 yaşındaki askeri öğrenciler de dahil 40 bin asker etkilenmiştir. Üst kademedeki yöneticilerin, süreci yöneten savcıların ifadeleri ve mevcut kontrollü medya yayınları dikkate alındığında, aktif görevde bulunan 30 bin rütbeli askerin daha ihraç edilerek tutukluluk süreci yaşaması beklenmektedir. Her gün hala onlarca rütbeli askerin terörist ilan edilerek tutuklanması da bu amaca matuf uygulamaları göstermektedir.
Bu acımasız sürecin aydınlatılması beklenirken; Vaka-i Şer’in görgü tanıkları mahkemelerde ömür boyu hapse mahkûm edilenlerle yüzleşmekten imtina etmiş, yüce meclis karanlık gün ile ilgili meclis soruşturmasına ait raporu yayınlamayarak, varlığının sebebi halkından gerçekleri gizlemeyi tercih etmiştir.
Türkiye’de hâkim gücün tam kontrolünde bulundurduğu medya, gerçeklerin üstünün örtülmesinin yanı sıra; toplumda masum insanların, hayatlarına mal olacak şekilde terörist olarak damgalandığı bir propaganda silahına dönüşmüştür. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin insan hakları yönüyle bu en sarsıcı döneminde, binlerce insan bir daha gün yüzü göremeyecek şekilde ömür boyu hapis cezasına çarptırılmasına rağmen, mahkemelerdeki dava süreçleri toplumdan saklanarak, yargılamanın adalet, şeffaflık ve tarafsızlık niteliği kaybedilmiştir.
İşkence, yurtdışı ve yurtiçi kaçırma vakaları sözde adaletin tecellisinde en önemli devlet uygulamaları olarak modern çağın Türkiye’sinde yerini almıştır. Gerek 15 Temmuz olayları sırasında filmlere dahi yansıtılamayacak vahşetteki linç vakalarını gerekse sonrasında hapishanelerdeki şüpheli ölüm ve işkence olaylarını gerçekleştirenler, 15 Temmuz sonrası çıkarılan KHK’larla devlet politikası olarak dokunulmazlık zırhına büründürülmüştür.
Adalet sisteminde şüphelinin en önemli güven kaynağı olan avukatlar uzun veya kısa süreli tutuklamalara ve davalardan el çektirilme kararlarına maruz bırakılarak savunma yapmaktan mahrum edilmektedirler.
Uluslararası kuruluş, sivil toplum örgütleri ve ülke raporlarına tüm çıplaklığıyla yansıyan, temel insan haklarının devlet uygulaması olarak Türkiye’de derinden ihlal edilmesine rağmen, mevcut medyanın sessiz kalması, mağdurların yaşadıkları hak ihlallerinin duyulamamasına sebep olmaktadır. İşte tam bu noktada 15temmuz.info asker ve yakınlarının sesi olmayı kendine amaç edinmiştir. Bunu yaparken 15 Temmuz’un görgü tanıklarının yaşadıklarını seslendirerek bir nebze gerçeklere ışık tutmayı hedef edinmiştir.
15temmuz.info liberal, demokratik ve insan haklarına sonsuz saygı anlayışıyla yayın yapma etiğine sahip, bağımsız ve gönüllü bir harekettir. Sitemiz, etik değerlerimize sahip her türlü uluslararası yayın yapan kuruluşla ortak insani projeler yürütmeye ve iş birliği yapmaya açıktır.
Sitemizin gerçek sahiplerinin mağdurlar olduğu anlayışından hareketle; sitenin dizaynından içeriğine kadar her bir ilmeği siz mağdurların istekleriyle atmak istiyoruz. Her türlü fikirle desteğinize açık olduğumuzu ifade etmek isteriz.
Sitemizin resmi sloganı “Gerçeği Okumak Güzeldir”.