AHMET BİCAN KIRKER: ZIRHLI BİRLİKLER KUMPASINI DEŞİFRE ETTİ
Dilaver Derviş
Genelkurmay Çatı Mahkemesinde yargılanan Ahmet Bican Kırker, Zırhlı Birlikler davasında kurulan kumpası deşifre etti. Kırker’in anlatımına göre 15 Temmuz günü kaotik bir durum yaşanıyor ve Genelkurmay Başkanlığından gelen görevlendirme ile Zırhlı Birlikler’e geliyor. Alarm veriyor ve personeli kışlaya çağırıyor. Sözde darbe kapsamında verdiği hiçbir emir yok. Ama ne olduğunu anlamaya yönelik bir gayreti ve çabası öne çıkıyor. Alarm vermesinin sebebini böyle açıklayan Kırker, tüm görüşmelerin KARANET sistemi bünyesindeki elektronik ceride sistemine kaydedilmesi talimatı veriyor. Çünkü Uludere olayı sonrasında, olayların güvenilir bir şekilde kaydedilmesi ve manipülasyona karşı önlem alınması amacıyla elektronik ceridelerin kullanımı önem kazanmış. Düşünün! Anayasayı İhlal suçu işleyeceksiniz ve delil mahiyetindeki konuşmaları değişiklik yapılamayan merkezi sisteme kayıt tutturacaksınız. Bu bile Kırker’in kanunsuz bir iş yapmadığı konusunda kendine ne kadar güvendiğinin göstergesi.
Sahte Ceride Kayıtları
Kırker, bu kapsamda konuşmaların, emirlerin, ihtiyati hususların KARANET merkezi sistemine kaydı emrini vermiş. Ancak, sonradan yapılan incelemelerde sanığın suçlanmasına esas teşkil eden sahte ceridelerin darbe girişiminden sonra doldurulduğu ve gerçek zamanlı olarak kaydedilmediği ortaya çıktı. Buna benzer şekilde, olaydan sonra bazı kişilerin ifadelerinin koordine edildiği ve ortak metinlerin hazırlandığı da mahkemede anlaşıldı.
Normal şartlarda ‘’Faaliyet İzleme Merkezi’’ ndeki elektronik cerideyi Astsubay Ali Küpeli’nin tutması gerekirken, ceride tutmadığını beyan ediyor. Diğer yandan Personel Şube Müdürü Harun Acarlı’nın ilgisi olmadığı halde olaydan üç gün sonra 15 Temmuz gününe ait cerideyi elle doldurduğu anlaşılıyor. Yani Kırker’i darbeci ilan etmek için SAVCI Serdar Coşkun’un -olmayan olayları kaydettiği- sahte tutanağına benzer şekilde kurmaca bir ceride notunu elle hazırlamışlar.
Kamera Kayıtlarıyla Oynamışlar
Sahte ceride kayıtlarını destekleyecek şekilde kamera kayıtları da savcı nezaretinde idari amirin emriyle yok edilmiş, kesilmiş veya oynanmış. Savcı olay yerine ikinci gün geliyor, kamera kayıtları 9’uncu gün teslim ediliyor. Meşhur işkenceci Barış Dedebağ iddianamedeki ifadesinde diyor ki ’’gözaltı işlemleri bittikten sonra kışlaya geldik, İsmail Suvay, Erdal Yetim ve ben oturduk, ne yapalım dedik diyor. Ulan bunlardan işte daha tutuklanmayan adamlar olabilir delilleri karartabilirler hard disklere falan el koyalım dedik’’. Faaliyetleri son derece şüpheli SADAT elemanı bu şahsın görevi olmadığı halde kamera kayıtlarına el koyması ve 9 gün sonra savcıya teslim etmesi, yazdıkları sahte tutanağa uygun olmayan görüntülerin imha edildiği şüphesini doğruluyor.
İsimsiz, İmzasız Bilgi Notu İddianameye Dönüştü
İmzasız dört sayfalık bir bilgi notu hazırlanmış. İddianamenin asıl çatısı ve senaryosu buradan alıntılanmış. Ama bilgi notunda ne bir imza, ne de bir isim var, kimin hazırladığı belli değil. Mahkemede sanıklarca sorulsa da, kimin yazdığı bulunamıyor. Etimesgut dava dosyasına nasıl girdiği bilinmeyen 4 sayfalık imzasız metin, kumpas amacıyla kullanılmış. Garnizon Komutanının Genelkurmay Başkanı emriyle kontrol ve uyarısı, Tümen Komutanın görevi nasıl devrettiği, sıkıyönetim direktifinin alınıp nasıl incelendiği, henüz komutanlar gelmeden birliğe alarm verilmesi gibi konular atlanarak, müşteki ve tanık olarak konumlandırılanların aklanmasına yönelik yanlı hazırlanmış bir metin. Asla delil hüviyetine haiz olmayan bu metin iddianamenin temellendirilmesinde kullanılıyor.
15 Temmuz mahkemelerinin adil yargılama yaptığı asla söylenemez ve tüm sanıklar için yargılamanın yenilenmesi kararı verilmeden, yargılanmalar baştan yapılmadan 15 Temmuz olayı ile rejimin anlattığı her şey bir algı yönetiminden öteye geçmeyecektir.