AF MI? SOYKIRIM MI? İŞKENCE Mİ?
Corona virüs vakalarının ardından, infaz düzenlemesi olarak bilinen af yasası süreci hızlandı. MHP ye sunulan taslak metnin, CHP ve İYİ Parti’yle de paylaşılacağı ve meclis gündeminde tartışılacağı ifade ediliyor.
Corona virüs vakalarının ardından, infaz düzenlemesi olarak bilinen af yasası süreci hızlandı. MHP’ye sunulan taslak metnin, CHP ve İYİ Parti’yle de paylaşılacağı ve meclis gündeminde tartışılacağı ifade ediliyor. Taslak metinde dikkat çeken en önemli kısım terör suçlarının kapsam dışında olması. Yani Corona virüsün hızla yayıldığı bir ortamda, en riskli yerlerden biri olarak kabul edilen cezaevlerinde terör(!) suçluları yatmaya devam edecek.
Küresel bir problem olarak karşımıza çıkan Corona virüs vakalarında, cezaevleri en güvensiz ortamlardan biri olarak kabul ediliyor. Peki, diğer ülkeler cezaevleri ve mahkûmlar için nasıl tedbirler aldılar? Yaygın uygulama, toplumda kaosa ve güvenlik problemlerine sebep olmama adına şiddet suçu işlemeyenlerin öncelikle salıverilmesi, kalan mahkûmların ev hapsi de dâhil olmak üzere tedbirler alınarak koruma altına alınması şeklinde. İran bile ilk etapta siyasi suçluları tahliye etti. Türkiye’de ise yasa taslağının ortaya koyduğu durum tam tersi. ”Terör suçluları da şiddet suçu işlemiştir” diyebilirsiniz. Sorun tam da burada. Terör örgütü üyeliği suçundan yargılananların çok büyük bir çoğunluğu, şiddete başvurmamış veya mensup oldukları sosyal gruba dâhil olurken şiddet gibi bir amacı olmadığından eminler. Suç ve cezaların geriye yürümezliği ilkesi ihlal edilerek geçmişte kanuni olan bazı uygulamalardan dolayı bugün ceza almaktalar. Kaldı ki gerçekten terör suçu işlemiş olsa bile yasalarımızda ölüm cezası bulunmuyor ve sonucu ölüme varacak bir düzenleme hukuka aykırı. Yapılacak düzenlemenin kapsamı ve Corona virüs vakalarının ortaya koyduğu resme bakarsak, cezaevlerinde yaşanacak bir salgının boyutlarını hayal bile etmek istemiyorum. Bu istenmeyen sonuç gerçekleşirse, bu yasaya imza koyanlar, mecliste kabul oyu verenler, anayasaya aykırılığı bağlamında ivedilikle iptal yoluna gitmeyenler için ceza yargılaması veya Anayasa, AİHS bağlamında sonuçların doğması muhtemeldir.
a) Doğması Muhtemel Cezai Sonuçlar
1- Soykırım Suçu:
Bir planın icrası suretiyle, milli, etnik, ırki veya dini bir grubun tamamen veya kısmen yok edilmesi maksadıyla, bu grupların üyelerine karşı aşağıdaki fiillerden birinin işlenmesi, soykırım suçunu oluşturur.
a) Kasten öldürme.
b) Kişilerin bedensel veya ruhsal bütünlüklerine ağır zarar verme.
c) Grubun, tamamen veya kısmen yok edilmesi sonucunu doğuracak koşullarda yaşamaya zorlanması.
d) Grup içinde doğumlara engel olmaya yönelik tedbirlerin alınması.
e) Gruba ait çocukların bir başka gruba zorla nakledilmesi.
TCK m. 8’de yer alan bu bilgilerden hareketle, suç ayrımı yapılarak bir af getirilirse ve cezaevi koşullarında yaşanması muhtemel ölümler gerçekleşirse sorumluların soykırım suçundan yargılanması kuvvetle muhtemeldir. Kamu yararı bağlamında makul sebep olmadığından muhalif grup veya grupların hedeflendiği de açıktır. Uluslararası Ceza Mahkemesinin kabulü de aynı şartlarda olup, bu suçta zamanaşımı yoktur.
2-İşkence Suçu:
İşkence suçu, TCK m.94’te “İşkence ve Eziyet” başlıklı bölümde düzenlenmiştir. Kamu görevlisinin bireylere karşı işlediği sistematik belirli bir süreyi kapsayan, insan onuruyla bağdaşmayan davranışlar “işkence suçu”; kamu görevlisi olmayan herhangi bir bireyin diğer bireylere karşı eziyet teşkil eden fiilleri “eziyet suçu” olarak düzenlenmiştir.(1) Bu suçun şartları özetlenirse;
- Fiil, kamu görevlisi tarafından icra edilmelidir.
- Fiil ani değil, belli bir süre içinde sistematik ve süreklilik arz edecek şekilde sergilenmelidir.
- Fiil, insanlık onuruyla bağdaşmayan, mağdurun bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak bir davranış şeklinde olmalıdır.
TCK m. 94’te yer alan bu bilgilerden hareketle, suç ayrımı yaparak bir af getirilirse ve cezaevi koşullarında ölüm gerçekleşmese bile hastalığın devam ettiği süredeki bedensel ve ruhsal acılardan dolayı sorumluların işkence suçundan yargılanması kuvvetle muhtemeldir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kabulü de aynı şartlarda olup, bu suçta zamanaşımı yoktur.
3-Kasten Öldürme Suçu:
Kasten insan öldürme suçu, bir başkasının hayatına kasten son verilmesidir. Kasten öldürme suçunun temel şekli TCK m. 81’de, nitelikli şekli de TCK m.82’de düzenlenmiş olup suç ile korunan hukuki değer kişilerin yaşam hakkıdır. Kasten öldürme suçunun meydana gelebilmesi için failin bilerek ve isteyerek bir insanın yaşamına son vermesi gerekir.(2)
TCK m. 94’te yer alan bu bilgilerden hareketle, suç ayrımı yaparak bir af getirilirse ve cezaevi koşullarında ölüm gerçekleşirse sorumluların kasten öldürme suçundan yargılanması kuvvetle muhtemeldir. Hastalığın yayılma riski ortadayken, vakaların yaşandığı ülkelerde mahkûmlar için yaşam hakkına öncelik veriliyorken, sonuçların gerçekleşmesi öngörülebilirken, burada bir kasıt yoktur demek mümkün değildir. Ayrıca soykırım suçu kapsamında işlenmiş olsa bile, suçların içtima-ı gereği kasten öldürme kapsamında mağdur sayısınca ayrıca ceza verilmesi gündeme gelebilecektir.
Bu yasa taslağı ile ilgisi olmasa da, Corona virüs sebebiyle tahliye talep eden mahkûmların taleplerini makul olmayan gerekçelerle reddeden ve tahliye vermeyen hâkimler içinde bu maddenin gündeme gelmesi ihtimal dâhilindedir.
b) Doğması Muhtemel Temel Hak İhlalleri:
1- Anayasa Mahkemesinin Yaklaşımı
Öncelikle mahkemenin konuyu kanun önünde eşitlik bağlamında ele aldığını belirtmek gerekir. Mahkeme, ”aynı hukuki durumda olan kişilere aynı kurallar uygulanır” ve ”yasa koyucunun benzer durumlara benzer çözümler getirmesi asıldır” şeklindeki temel iki prensiple hareket etmektedir. Yasa koyucu kamu yararı gerekçesiyle bir farklılığa gitse bile bu haklı nedenin, ”anlaşılabilir, amaçla ilgili, makul ve adil ” olması gerekmektedir. Bu çerçevede mevcut yasa taslağı yaşam hakkını ihlal etmektedir ve eşitlik ilkesine aykırıdır. İnfaz sürelerine ilişkin düzenlemeye Corona virüs gerekçesiyle hız verildiğine göre, korunması amaçlanan değer yaşam hakkıdır. Yaşam hakkının mevzubahis olduğu bir durumda, suç türlerine göre ayrım yapmak ise hak ihlali ve iptal sebebi olacaktır.
Ayrıca mahkemenin af yasaları kapsamında verdiği iptal kararlarında ki temel tespiti, ”Cezaların maksadı ıslahtır ve suçun türünden bağımsız değerlendirilir. Ayrıca aynı miktar cezayı alan iki kişiden biri sırf suçundan dolayı kapsam dışı kalırsa cezaların farklı çektirilmesi gündeme gelir” şeklindedir.
- Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Yaklaşımı
Mahkeme bir ayrımcılık zorunluysa bunun makul ve objektif bir sebebe dayanması gerektiğini ifade etmektedir. Makul ve objektif sebebin tespit edilmesinde ise amaç-sonuç ilişkisi ve kullanılan araç ve hedef ilişkisi gibi testleri uygulamaktadır. Yapılan düzenleme bu boyutta detay içermiyorsa temel hakların ihlal edildiği yönünde karar verilmektedir.(3)
Son söz olarak vicdanını kaybetmemiş iktidar milletvekillerine, muhalefet milletvekillerine, hâkim ve savcılara seslenmek istiyorum. Altına imza koyduğunuz, kabul oyu verdiğiniz düzenlemeler, kararlar cezai ve hukuki sorumluluğunuzun doğmasına sebep olabilir. Bunların takipçisi olacak yüzlerce hukuk insanı var. Hukuk karşısında hesaptan kaçsanız bile, vicdanınız sizi ömür boyu takip edecek. Çocuklarınıza, torunlarınıza bir izahınız olmalı. Gelin bu soykırıma imza atmayın!
(1) https://barandogan.av.tr/blog/ceza-hukuku/iskence-sucu-cezasi-nedir.html
(2) https://barandogan.av.tr/blog/ceza-hukuku/kasten-adam-oldurme-sucu-cezasi.html
(3) https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/939078 (Sibel İnceoğlu)
YAZARIN DİĞER YAZILARI