Türk Silahlı Kuvvetlerine Kurulan İstihbarat Tuzakları
Hava Kuvvetlerine Kurulan İstihbarat Tuzakları
1. Uludere Tuzağı(1)
2011 Yılında 35 kişinin öldüğü Uludere’de yaşanan facianın arkasında MİT’in yanlış/kasıtlı istihbaratı ortaya çıkmıştı.(2) Söz konusu faciayı kısaca hatırlayalım;
Şırnak’ın Uludere ilçesinde, içlerinde üst düzey yöneticilerden birinin de bulunduğu terör örgütüne mensup bir grubun sınırdan giriş yapacağı istihbaratı üzerine Hava Kuvvetlerinin F-16 savaş uçaklarıyla 28 Aralık 2011’de yaptığı bombalama sonucunda 35 kişi yaşamını yitirdi. Söz konusu operasyonda hayatını kaybedenlerin, Irak’tan Türkiye’ye mazot ve sigara getirmek için terör örgütünün kullandığı yol üzerinden geçen bir kaçakçı kafilesi olduğu anlaşıldı.
1. Uludere Tuzağı(1)
2011 Yılında 35 kişinin öldüğü Uludere’de yaşanan facianın arkasında MİT’in yanlış/kasıtlı istihbaratı ortaya çıkmıştı.(2) Söz konusu faciayı kısaca hatırlayalım;
Şırnak’ın Uludere ilçesinde, içlerinde üst düzey yöneticilerden birinin de bulunduğu terör örgütüne mensup bir grubun sınırdan giriş yapacağı istihbaratı üzerine Hava Kuvvetlerinin F-16 savaş uçaklarıyla 28 Aralık 2011’de yaptığı bombalama sonucunda 35 kişi yaşamını yitirdi. Söz konusu operasyonda hayatını kaybedenlerin, Irak’tan Türkiye’ye mazot ve sigara getirmek için terör örgütünün kullandığı yol üzerinden geçen bir kaçakçı kafilesi olduğu anlaşıldı.
Soruşturmayı yürüten savcılık ayrıca katliamdan bir hafta önce, yani 21 Aralık 2011 tarihinde, MİT’in Genelkurmay’a OBİPAS üzerinden gönderdiği yazıya ulaştı. Yazıda “terör örgütü sözde Zağros eyaleti sorumlusu Dr. Erdal Bahoz kod adlı Fehman Hüseyin’in Şırnak Uludere Ortasu bölgesinde yer alan Düğün Dağı karşısında Türkiye sınırına yaklaşık 10 km uzaklıkta telsiz çevrimine çıktığı, söz konusu keşif çalışması ve Fehman Hüseyin’in sınır bölgesine yakın bir mıntıkada bulunması, mezkûr alanda bir eylem arayışı olabileceği cihetiyle önemli görülmektedir” denildi.
Yazışmalar ve belgeler, MİT’in, olaydan hemen önce Genelkurmay’a PKK’lı Bahoz kod adlı Fehman Hüseyin’in bir eylem arayışında olduğu ve bölgede, katliamın yaşandığı 28 Aralık 2011 tarihini de kapsayacak şekilde, 21 Aralık-30 Aralık tarihleri arasında eylem yapacağına ilişkin bilgi gönderdiğini ortaya koydu. MİT’in söz konusu raporunda istihbaratın doğruluk derecesi “Doğruluğu kuvvetle muhtemel” olarak belirtilirken yapılacak eylemin “üs bölgelerine silahlı saldırı” olacağı belirtildi.
Genelkurmay Başkanlığı, o dönem soruşturmayı yürüten ve daha sonra dosyayı Askeri Savcılığa gönderen Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdiği yazıda MİT’in Uludere’deki rolünü ortaya koydu. Genelkurmay, MİT’in Uludere ile ilgili olmadığını savunduğu istihbarat notunun, “Olay günü karar vermede önemli rol oynadığını” belirtti.(3) Bu istihbarata güvenerek yapılan operasyonda sivillerin hayatını kaybetmesi ile Hava Kuvvetlerinin kullanıldığı terör operasyonları askıya alındı.
2. Fiat Doblo Tuzağı(4)
Hava Kuvvetlerinin operasyonlarda kullanılamamasını fırsat bilen terör örgütü artık intikallerini elini kolunu sallayarak yapıyor, Heronlarla görülmelerine rağmen, eğer bir konvoyda katır varsa, kaçakçı olma ihtimali yüzünden kesinlikle müdahale edilmiyordu. Artık katırlar teröristler için bir nevi sigorta görevi üstlenmişti.
2’nci Ordu Komutanlığına Orgeneral Galip Mendi atandıktan sonra bu soruna çözüm bulma arayışları hız kazanmıştı. Daha net görüntü sağlayan Predetor’lerden istihbarat desteği alınmaya başlanmış ve artık kaliteli görüntü üzerinden konvoyların kaçakçı mı terör grubu mu olduğu ayırt edilebiliyordu. Eylül 2012’den itibaren teröristlere ait lojistik katır konvoyları, yapılan talep üzerine uçaklarla tekrar etkisiz hale getirilmeye başlamıştı.
Bu gelişmeler üzerine Ekim 2012 ayında MİT tarafından Terörle mücadele eden 2’nci Ordu Komutanlığına, bölücü terör örgütünün üst düzey bir yöneticisi ile ilgili zamana duyarlı bir istihbarat iletilir. Buna göre bir MİT ajanı, terör örgütü yöneticisiyle buluşacak ve yeri bilinmeyen bir kampta yapılacak örgüt toplantısına Fiat Doblo marka bir araçla götürecektir.
Bunun üzerine söz konusu MİT ajanı ile koordineli olarak terör örgütünün bahsi geçen üst düzey yöneticisine bir operasyon planı yapılır. Plana göre ilk buluşma yerinden itibaren araç yeri henüz bilinmeyen kamp alanına kadar Heron’la takip edilecek, MİT ajanı kamptan emniyetli mesafeye ayrıldıktan sonra da havada bekleyen uçaklar tarafından terör kampı bombalanacaktır.
Her şey planlandığı gibi ilerler, ilk buluşma yerine buluşma saatinden önce bir Heron gönderilir. Hakikaten de aşağıda Fiat Doblo’ya benzer bir araçla buluşma gerçekleşir ve araç dağlık bölgede bilinmeyen bir yere doğru hareket eder.
Heron buluşmayı an be an kaydeder, aynı zamanda araç yaklaşık 1 saat boyunca kamp yerine ulaşana kadar operasyon merkezlerinden de canlı olarak izlenir. Bir yandan da aracın ulaştığı yerin terör kampı olup olmadığı, hayvancılıkla uğraşan göçerlerin bulunup bulunmadığı bilgisinin diğer kaynaklardan teyit edilme gayreti baş döndürücü hızla devam etmektedir. Araçtakileri indirdikten sonra MİT ajanı planlandığı gibi kamp yerinden uzaklaşır ve havada bekleyen uçaklar üst düzey yöneticiyi vurmak üzere olay yerine yönlendirilir. Bu arada bir kaynaktan daha bölgede sivillerin yaşamadığı bilgisi gelmiş, ikinci kaynağın teyidi beklenmektedir.
F-16 Uçakları hedefe yaklaşmaya devam ederken, Heron’un aktardığı görüntüyü izleyen havacı yetkilinin gözüne önemli bir ayrıntı takılır. MİT ajanı bir tepenin başına çıkıp olanı biteni bir kameraya çekmeye başlamıştır. Bu arada aşağıdaki gruba daha yakından bakınca grubun yanına gelen çocuklar ve kadınların olduğu fark edilir. Aynı zamanda ikinci kaynak, bölgede hayvancılık yapan bir göçer ailesi olduğu bilgisini harekât merkezine iletmiştir.
Hedefe yönlendirilmiş uçakların görevi derhal iptal edilir ve bombalama son anda engellenir. Böylece Operasyon merkezindeki havacıların titizliği ve gayretiyle Ekim 2012’de başka bir Uludere faciası kıl payı önlenmiştir.
Daha sonra yapılan araştırma ile Uludere benzeri bir tuzağın planlandığı, özellikle son üç haftadır başlatılan ve etkili sonuç vermeye başlayan Hava Harekâtı sürecinin tıpkı Uludere’de olduğu gibi sekteye uğratılması için hazırlanan tuzak planın devreye sokulduğu anlaşılmıştır.
3. Sonuç
Uludere faciasının sorumlusu Hava Kuvvetleri değildir. Hedefin terör hedefi olduğuna karar verme sorumluluğu seviyesine göre arazide operasyonu planlayan birliğin istihbaratına aittir. Facianın asıl sorumlusu olan kurum benzer bir komploya daha imza atmıştır. Aracın nihai olarak gideceği yerin bilgisini özellikle vermeyerek zamanı daraltmış diğer kaynaklardan söz konusu bölge ile ilgili bilgi alınmasını kasıtlı olarak engellemeye çalışmıştır.
MİT elemanı eğer aracın gideceği yeri gerçekten bilmiyorsa bile hayvancılıkla uğraşan göçer ailesini ve çocukları gördüğünde operasyonu iptal ettirmesi gerekirken, bir tepeye geçip olacakları kaydetmeyi tercih etmesi hazırlanan tuzağı net olarak ortaya koymaktadır. Facianın sorumlusu olan kurumun daha sonraki komploları havacıların gayretiyle engellenmiştir.
O tarihte 2’nci Ordu Komutanı olan Org. Galip Mendi dahil bu kumpası deşifre eden tüm havacılar 15 Temmuz sonrası tasfiye edilerek tüm hakları gasp edilmiştir. Hava Kuvvetlerine kurulan istihbarat tuzaklarının en sonuncusu ise “15 Temmuz Kumpası”dır ve Hava Kuvvetlerini yok etme üzerine tezgahlanmıştır.
- https://15julyfacts.com/2017/07/28/gercegin-pesinde/
- https://tr.sputniknews.com/turkiye/201509211017879949-uludere-roboski-genelkurmay-mit/
- http://www.radikal.com.tr/turkiye/genelkurmay-roboskide-miti-sucladi-1438374/
- Fiat Doblo Komplosu, o tarihlerde basında çıkan haberlerin operasyonda görev yapanlar tarafından teyid edilmesi üzerine kaleme alınmıştır.