15 Temmuz Lütfu: Tüm Muhaliflerin Tasfiyesi ve Rejim Değişikliği
15 Temmuz sözde darbe girişiminin hemen ardından, bu sözde darbeyi bahane ederek ilan edilen OHAL ile bir başka darbe süreci başlamıştır. TBMM fiilen ilga edilmiştir. TBMM’de 15 Temmuz sözde darbe girişiminin karanlıkta kalan gerçeklerini ortaya çıkarmakla görevli Meclis Darbe Araştırma Komisyonu felç edilerek kapatılmış ve Türkiye Cumhuriyetine rejim değişikliği dayatan bir Anayasa referandumu OHAL koşulları altında gerçekleştirilmiştir.
Sözde darbe sürecin nasıl işlediği ortaya çıkarılamamış, kimlerin ne tür roller üstlendikleri netlik kazanmamış, Türkiye’yi 15 Temmuz’a taşıyan süreç aydınlanmamış, 15 Temmuz sonrası için demokratik ve hukuki bir yol haritası ortaya konulamamış, aksine OHAL ‘olağan yönetim‘ şekline dönüşerek KHK’lar ile demokrasi ve hukuk devleti paramparça edilerek yok edilmiş, Akp sözde darbe girişimi yalanlarıyla süreci, gerçek niyet ve maksadı olan Recep Tayyip Erdoğan’ın mutlak iktidarını garanti altına alma ve Türkiye Cumhuriyetinin rejimini değiştirme sürecine dönüştürmüştür. Burada Akp’nin Mhp Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin desteğiyle referandum ile anayasa değişikliğini başarmış olmasının da unutulmaması gerekir.(1)
Nihayetinde rejim değişmiştir. Türkiye’nin bir dönemi, ‘O gece ne oldu?’ sorusuna hapsoldu. 15 Temmuz için, en azından sonuç kısmı açıktır. Şerife bacının duran kamyonu üzerinden Türkiye’de yeni bir rejim inşa ettiler. Zira iktidar dini söylemler üzerinden, kimlik arayışı içindeki kitleleri rant siyasetiyle istismar ederek rejimi değiştirdiğini açıkça ilan etmiştir.
Görünmeyen haliyle ulaşılan durum 1996 yılı ABD San Diego şehrinde SAIC Raporundaki öngörüye hizmet edilmiştir. Yani TSK ikinci dalgada tamamen etkisiz hale getirilirken laiklik korunmuştur. Raporun diğer öngörüsü olan Türkiye’de eyalet sisteminin oluşumu için rejim değişikliği ile birlikte sanki zemin oluşmuştur.
Önceden hazırlanmış olan fişleme listelerinde ismi olanlar bir gecede terörist ve vatan haini ilan edilmiştir. 40 yıllık terör örgütü elebaşına ve üyelerine layık görülmeyen hukuk dışı, insanlık dışı uygulamalara, işkencelere maruz kalmışlardır. Amansız ve acımasız bir ‘cadı avı’ süreci başlatılmış, ‘masumiyet karinesi’ ayaklar altına alınıp, daha iddianameler bile ortada yokken hüküm verilmişçesine basın yayın organlarında linç ve itibar suikastları yapılmıştır. OHAL bahanesi ile hukuk, insan hakları askıya alınmıştır.
Çalıştıkları kurumlardan sorgusuz sualsiz ihraç edildiler, yetmedi aileleri de ihraç edildiler, apar topar lojmanlardan atıldı, çocukları okullara alınmamıştır. ‘Güneş görmesinler’, ‘ağaç kabuğu yesinler’ denilmiştir.
Bütün mal varlıklarına, emeklilik haklarına (SGK, OYAK vs.) birikimlerine tedbir konulmuştur. İhtiyati haciz kararları aldırılmıştır. ‘Takım elbise giymesinler, kravat ne hadlerine’, hatta ‘turuncu tek tip kıyafet giysinler’ denilmiştir. Vefat edenlerine mezarlıklarda yer verilmedi, cenaze namazı çok görüldü, hatta onlara özel hain mezarlıkları yaptırılmıştır.
Türk ordusunda Akp yanlıları hariç kadrolar tasfiye edilerek, milli hak ve menfaatlerimizi koruyamayacak bir hale getirildiği açıkça görülmektedir. İktidarın tüm hukuksuzlukları ve insanlık suçu niteliğindeki uygulamalarına destek olan çevreler ‘Türkiye Cumhuriyeti
Devletinin, sözde darbe girişimi bahanesiyle gözlerinin önünde yıkılarak, yerine çağın ve Türk Milletinin gördüğü en ilkel devlet yapısının kurulmasını’ pişmanlıkla seyretmektedirler.
Neden Lütuf? Görünen / Görünmeyen Boyutları? 15 Temmuz Gerçekleri Neden Karanlıkta Bırakılmak İstendi / İsteniyor?
Cumhurbaşkanı Erdoğan 15 Temmuz’un Allah’ın bir Lütfu olduğunu beyan etmiştir. Bu durum 16 Temmuz 2016 ve sonrasında KHK’lar ve rejim değişikliği ile Recep Tayyip Erdoğan’ın mutlak iktidarı elde etmesi ile anlaşılmıştır.
Tek merkezden emir alan ve ülke çapına yayılmış antidemokratik bir yapının demokrasi içerisinde kalarak topyekûn tasfiyesinin de kolay olmayacağını bildikleri içindir ki sözde darbe girişimi Akp için Allah’ın bir lütfudur. Zira sözde darbe girişimi sonrasında başlayan süreçte temel hak ve özgürlüklerin askıya alınması için meşru bir zemin oluşturulmuş, herhangi bir yargılama yapılmadan sadece kamudan 100.000 üzerinde kişi ihraç edilmiştir. 1300’e yakın şirket Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilmiştir.(2)
16 Temmuz Sabahı ve Tasfiye Planının Anında İcrası
TSK resmi açıklaması şu şekildedir;(3)
8651 TSK personeli, (1676 Erbaş-Er ve 1214 askeri öğrenci/kursiyer hariç 5761 general/amiral/subay/astsubay/uzman erbaş). Bu sayı TSK mevcudunun %1’i civarındadır. Yine TSK’nın resmi açıklama sayfasında ‘TSK’nın kahir ekseriyetinin (silahlarda katılarak yaklaşık %98,5) bu girişime şiddetle karşı çıktığı zaten sayılar üzerinden de görülmektedir‘ denilmektedir.
TSK’nın bu resmi açıklamayı yaptığı gün iç işleri bakanınca yapılan açıklamada verilen sayılar ise şu şekildedir;
Gözaltı | Tutuklama | Açıklama | |
TSK Personeli | 10.012 | 5.266 | 151 General/Amiral |
Emniyet | 2.901 | 1.019 | |
Yargı | 2.167 | 1.684 | Hâkim / Savcı |
Toplam | 15.846 | 8.113 |
Erdoğan rejiminin yaptığı ihraç ve tutuklamaların sonucunda TSK’nın üçte ikisine komuta eden yaklaşık 200 general/amiral ile kurmay subayların %90’ından fazlası tasfiye edildi. 23 Temmuz 2016 tarihli 667 sayılı ilk KHK ile 149 general, 1099 subay ve 436 astsubay ordudan ihraç edilmiştir. Darbe yanlısı gösterilerek Ordu’dan tasfiye edilen generallerin ve kurmay subayların komuta ettiği güç 400.000 askere karşılık geliyor. Bu güç o gece kullanılmadı. Tasfiye edilenlerin ezici çoğunluğu 15 Temmuz günü hiçbir eylemde bulunmadılar, girişime destek vermediler. Ancak tasfiye edildiler.
Bu rakamlara bakıldığında sözde darbeci olarak ilan edilen TSK mevcudunun çok üzerinde olduğu ve emniyet ve yargı mensuplarının olduğu da görülmektedir. Bu nasıl mümkün olabilir? Yani başlatılıp tüm muhalifler susturulana kadar sürecek ‘Bitmeyen bir Darbe’ yapıldığı söylenebilir.(4)
HSK Başkanvekili Mehmet Yılmaz, Murat Kelkitlioğlu’na yaptığı açıklamada;
“15 Temmuz’u 16 Temmuz’a bağlayan gece saat 01.00’de 2 bin 740 Hâkim ve savcıyı görevden aldık”
Demiştir. Peki, gece saat 01.00’de bu işlem yapıldıysa HSYK sabah 09.00’da neyi görüştü? Görüşülen bir şey yoktu. Kaos planını tezgahlayan Erdoğan ve ekibinin tasfiye ve terörist ilan edilecekler listesi zaten hazır ve yaptıkları kaos planının bir eki olarak sadece kumpasın icrası bekleniyordu.
Ayrıca, Meclis Darbe Araştırma Komisyonu Raporunda Emniyet Genel Müdürlüğünce yapıldığı kayda geçen şu işlem dikkat çekicidir;(5)
“Ele geçen (sözde) darbe planlarında isimleri yer alan kişilerle iltisaklı yargı mensubu ve diğer kişilerin pasaportları yurt dışına kaçmaları ihtimaline binaen bilgi sistemi üzerinden o gece iptal edilmiştir.”
TSK’nın Nitelikli Personel Kadrosu Yok edilmesi
General ve subaylar sistemin yöneticileri, kurmaylar ise koordinatörleridir. Devlet olanaklarının muharebe sahasına intikal ettirilmesi, kuvvetin teşkili, idamesi, sevk ve idaresi uzun yıllar, zorlu eğitimler ve acı tecrübelerle örülü mesleki gelişim paternlerine tabidir.
Kurmaylık köşe dönmecilikle ve köylü kurnazlıklarıyla kaldırılabilecek yük ve çekilecek çile değildir. Kurmayın asıl imtihanı ifa edeceği görevlerdir. Sürekli toplumun gözü önünde ve en nitelikli bürokratların merceğinin altında görev ifasının ayak oyunlarına tahammülü yoktur.
Kara bahtlılar gözdelerin gözden düşmelerini gözlerler. Kurmaylar hakkında iddia olunan ithamların doğrulanması ve delillendirilmesi bir bilgisayar klavyesi kadar yakındır. TSK’nın her şeyi kayıt altındadır. Dün işlendiği iddia olunan kayırmacılık ve suistimal suçlarınının bu gün teyidi nasıl mümkünse, bu gün işlenenlerin de yarın tespiti elbette mümkün olacaktır.
TSK devrin paradigmasını esas alarak geleceğe yürümekteyken, metal atıklarının gadrine uğratılmıştır. Subayın gerçek kudret ve kıymetini ölçebilecek, kanun önünde hesap verebilir ve şeffaf bir sistemin inşası liyakatsız ve hamiyetsiz fırsatçıları telaş ve paniğe sürüklemiştir.
‘300 yılın en nitelikli kadroları’ sistem tilkisi ve çakallarına kurban edilmiştir. İhtilal Çıkmazı kitabını en başta siyasiler olmak üzere herkes dikkatle okumalıdır. Bu kitaptan konsey çıkarma gayretkeşliği, tarih önünde sanıkların beraat belgesi olacaktır.
Medyada açıkça tartışılan pilot açığı, sistem yöneticilerinin tüm dünyaya ilan edilen ayıp ve zaafıdır. Bununla birlikte; asıl zaaf ve ihanet yapılan kurmay kıyımıdır. Zira pilot açığı, orduyu kör, topal ya da çolak durumuna düşürürse, kurmay zaafı mefluç ve cankeş eyler.
Elma-armut hesaplarıyla siyasete soyunan Hulusi Akar, dünyayı ve hasımlarımızı değil yalnızca kendi öz milletini aldatmıştır. Cumhuriyet Ordularının en muharip ve kudretli döneminde Genelkurmay Başkanı adaylarının tamamı tasfiye edilmiştir.
Suriye kuzeyinde oluşturulacak Güvenli Bölgenin ABD tarafından Türkiye’ye devri söz konusu olunca, boş efelenmelerin köpüğü kaçmış, ‘Yüreklerinde ve dimağlarında Komutanlık yükünü taşıyacak kudreti hissetmeyen’ vurguncularla nereye kadar gidilebileceğini tüm dünya görmüştür.
2. Ordu Komutanlığından Şube Müdürü Albay kadrosuna tenzil edilmeyi tenezzül ve tevazu havasına bürüyebilen batakçı orgeneral İsmail Temel’in oynadığı kumar, TSK’ni Ordu Komutanı bulamaz hale getirmiştir. Bu düzenbazın önünü açmak için tasfiye edilen cevherlerin çok ivedi görevlerine döndürmeden TSK’nin geleceğini kurtarabilmeniz imkansızdır.
Subay-Kurmay-General temin ve yetiştirme sistemi, tahribi halinde telafisi imkansız bir sistemdir. Ne ile oynadığınızın farkında olmalısınız. Mahkemelerin tarzı eline verilen karmaşık bir oyuncağı anlamaya çalışan çocuktan farksız olmuştur. Kurmay ve general sistemiyle oynamak, bir nükleer reaktörle oynamaktan çok daha tehlikelidir.
Erhan Afyoncu’nun II. Mahmut afyonunu yutanlar bu afyonu tükürmedikçe, yaptıkları işi Vakay-ı Hayriye sanmaktadırlar. Oysa bu Vakay-ı Hayriye değil, Hıyanet-i Vataniye olarak anılacaktır.
Umut Güçlüer
Kaynaklar
(1) Muhalefet partisi CHP’nin Meclis Darbe Araştırma Komisyonu Raporuna Şerhi (CHP Şerhi) § 6
(2) Muhalefet partisi CHP’nin Meclis Darbe Araştırma Komisyonu Raporuna Şerhi (CHP Şerhi) § 115
(3)http://www.ntv.com.tr/turkiye/tsk-darbe-girisimine-katilan-personel-sayisini acikladi,ns92udU75k2vw-1OlEK4gQ
(4) Bu kavram Cumhuriyet Gazetesi yazarı Ayşe Yıldırım’ın http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/761322/Bitmeyen_darbe_yapmislar_.html sayfasında ‘Bitmeyen Darbe Yapmışlar’ köşe yazısından alınmıştır.
(5) Meclis Darbe Araştırma Komisyonu Raporu § 332-333